BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

ÇOCUKLUK VE ERGENLİK DÖNEMİNDE DEPRESYON
                       

            Depresyon ve benzeri bozukluklar çocuk ve ergenlerde oldukça sık görülen, tekrarlayıcı, ciddi, genellikle tedaviye iyi yanıt veren ancak kronikleşebilen ya da intiharla sonuçlanabilen ciddi ruh sağlığı bozukluklarıdır.

            1) Depresif (üzüntülü) duygudurumu (genellikle çocuklarda öfkeli, hırçın davranış şeklinde kendini gösterir)

            2) Azalmış ilgi veya hemen tüm aktivitelerde azalmış zevk alma (çocuklarda oyun oynamayı bırakma)

            3) Uyku bozukluğu

            4) Kilo değişikliği veya iştah bozukluğu

            5) Dikkat ve konsantrasyonun azalması

            6) İntihar ve ölüm düşünceleri

            7) Enerji kaybı, aşırı hareketlilik yada hareketlerde belirgin azalma

            9) Değersizlik duyguları ve uygunsuz kendini suçlama

            Bu belirtilerden en az 5 tanesinin 2 haftalık bir süre boyunca bulunması, okul başarısında düşme, sosyal faaliyetlerde azalma, içine kapanma gibi sosyal ya da diğer işlevsellik alanlarında sıkıntıya yol açması depresif epizodu akla getirmektedir.

            Depresyonun çocuklarda ve ergenlerde görülme sıklığı değişik çalışmalarda farklılık gösterse de %2 ile %10 arasında değişmektedir. Bu çalışmalarda ergenlerde görülme sıklığının çocuklardan daha fazla olduğu belirtilmektedir. Kızlarda depresyon oranı erkeklere göre daha fazladır.

            ÇOCUK VE ERGENLERDE DEPRESYON NEDENLERİ

Anne-baba-çocuk ilişkisinde bozukluklar. Özellikle yaşamın ilk yıllarında ilişkinin kalitesi (çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılandığı,  ilgili, sevecen bir ilişki ) çocuğun psikolojik gelişimini önemli ölçüde etkiler.

Çocuklar arasında ayrım yapma.

Anne ve babaların çocuk yetiştirmeye kişilik ve ruhsal açıdan hazır olmadıkları halde çocuk sahibi olmaları.

Dayak ve cinsel istismar. Dayak  çocuğun kendisine duyduğu saygıyı azaltır, anne-babaya karşı bilinçli yada bilinç dışı öfke duyguları yaşamasına yol açar. Dayak, azarlama, eleştiri gibi yaklaşımlar çocuğun kişiliğine yöneliktir. Cinsel istismar çocuğun bir akrabası yada tanıdığı bir erişkin tarafından cinsel haz almak için kullanılmasıdır. Cinsel istismarı önlemenin en iyi yolu çocukların bu konuda eğitilmesidir. Çocuklara cinsel bölgelerinin mahrem olduğu, bu bölgeleri kesinlikle kimseye dokundurmamaları ve göstermemeleri gerektiği anlatılmalıdır. Böyle bir durumda mutlaka anne ve babaya haber vermeleri anlatılmalıdır.

Anne-babada depresyon ve diğer psikiyatrik bozuklukların bulunması.

Mizaç.Bazı çocukların doğumdan itibaren  son derece uyumlu, neşeli, yemesi içmesi kolay olduğu gözlenir. Bazıları ise huysuz, uykusuz ve sorunlu olabilir. Mizaç özellikleri depresyon için risk etkeni oluşturabilir.

Ailedeki huzursuzluk.

Anne-babanın ölümü.

Boşanma.

Sevdiği kişiden ayrılma, başarısızlık yaşama vb.Bugün çoğu ruhsal rahatsızlıkta olduğu gibi depresyonunda temeli biyopsikososyal üçgendeki dengenin bozulmasında yatmaktadır. Biyolojik sistem ile çevre koşulları birbirinden bağımsız iki sistem değil birbirini sürekli etkileyen, iletişim içinde olan yapılardır. Sinir sisteminin biyokimyasal yapısı çevre ve yaşantımızdaki olayları algılama şeklimizi etkileyebileceği gibi, çevresel deneyimlerde sinir sistemi üzerinde belirgin değişikliklere yol açabilir.

            Yetişkin depresyonunda olduğu gibi çocuk depresyonlarında da üzerinde en çok durulan biyolojik faktörler, hormonların yapısı, serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörokimyasalların etkisi ve genetik etkenlerdir.

                        KLİNİK ÖZELLİKLERİ:

            Akut, kronik ve maskeli depresyon olarak 3 bölümde değerlendirilebiir. Bu farklar süre, hastalığı ortaya çıkaran etkenler, hastalık öncesi uyum ve aile öyküsüne bağlı olarak değişir.

            AKUT çoğunlukla yakın zamanda geçirilmiş bir travma (ebeveyn kaybı, ayrılık vs.) söz konusudur ve depresyonun süresi daha kısadır. Hastalık öncesinde de iyi bir uyum vardır.

            KRONİK hastalığı başlatan akut bir etken yoktur. Hastalık uzun sürelidir. Çocuklarda sınırlı sosyal ve duygusal uyum öyküsü dikkat çekmektedir. Çoğunlukla aile bireylerinde de geçirilmiş depresyon öyküsü vardır.

            MASKELİ DEPRESYON belirtiler belirgin olarak görülmez ancak aşırı hareketlilik, sinirli davranışlar, vücut ağrıları gibi belirtiler daha ön plandadır.

            Küçük çocuklarda konuşma dili iletişim amacıyla etkin olarak kullanılamadığı için depresyon tanısı koymak zor olabilir.İlkokul çağına kadar olan çocuklarda sözel olmayan iletişime (davranış özellikleri, yüz kasları, vücut postürü, konuşmanın akıcılığı vs.) dikkat etmek tanı için yardımcı olabilir. Özellikle çocukların depresyonunda bedensel belirtiler daha ön plandadır. Süreğen karın ağrıları daha çok küçük çocuklarda görülmekte, yaş büyüdükçe baş ağrısı, kol, bacak ağrıları gibi belirtiler artmaktadır.

            Depresif çocuk ve ergenler değersizlik, mutsuzluk ve yabancılaşma duyguları içinde olduklarından sosyal açıdan yoğun güçlükler yaşarlar. Klinik olarak depresyonda olan çocuklar mutsuz görünümlü, yavaş hareket eden, monoton sesle umutsuz ve yavaş konuşan çocuklardır. Kendi davranışlarına uygun düşmeyecek şekilde suçluluk hisseder ve “ben kafasızım”, “ben aptalım” , “ kötü bir çocuğum”, “kimse beni sevmiyor” gibi cümleleri sık kullanmaya başlarlar. Spor faaliyetleri, arkadaşlarla dolaşma, sosyal ortamlara gitmeme, önceden keyif aldığı uğraşlardan uzaklaşma, karşı cinse karşı ilginin azalması depresif süreçte ilgi azalmasının sonuçları arasındadır. Bununla birlikte ani sinirlenmeler, çoğu şeye karşı öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, uyku bozuklukları (uyuyamama ya da aşırı uyuma, sık uyanma, çok uyumasına rağmen yorgunluk ve uyku hissi gibi) depresif belirtiler arasındadır.

            Ergenliğin ilk yıllarından sonra depresyon belirtileri yavaş yavaş erişkinlerdekine benzer hal almaya başlar. Alkol ve madde bağımlılığının ortaya çıkması, intihar düşüncelerinin belirgin şekilde yükselmesi bu dönemdeki tedavi edilmeyen depresyonun önemli risk faktörleridir.

            Her çocuk ve ergenin depresyonu birbirinden farklıdır. Kimi çocuk, depresyondayken aşırı yorgun ve halsiz olurken, kimi çocukta; yerinde duramama ve huysuzluk hali gözlenir.

            DEPRESYONUN ÇOCUK VE ERGENLERDE İFADE BULMASINDA ANNE-BABALARA AŞAĞIDAKİ SÖZCÜKLER VE DAVRANIŞLAR İPUCU OLABİLİR:

Hayat boş……Hayat çok sıkıcı…….Çok sıkılıyorum, yapacak hiçbir şey yok…..”

Eskiden yapmaktan çok hoşlandığı yada gitmekten çok zevk aldığı şeyler için; “Canım istemiyor….” sözünün sık tekrarlanması

Sık sık iç çekme, çok sevdiği ortamlarda bile “Of sıkıldım” sözleri

Anne-babayı sinirlendirene, sabrını taşırana kadar uğraşma, her şeyden sudan bahanelerle tartışma çıkarma ve küsmeler

Özellikle ergenlik döneminde cama yada duvara yumruk atma gibi öfke nöbetleri

Sık sık baş, karın ağrısı yada yorgunluktan yakınmalar

Beni bu evde kimse sevmiyor…..,Kardeşimi daha çok seviyorsunuz……,Kimse beni istemez, gelmezler ki ……..”sözcüklerinin çok sık kullanılır olması

Ölümden yada kendini öldürmekten söz etmeler yada “Kaçıp gideceğim buralardan….” gibi sözler söyleme

Yoğun alınganlık davranışları gösterme

Sık sık basit şeyler için ağlama

Derse ilginin azalması, konsantrasyon ve dikkatin dağılması

Olumsuz alışkanlıkları olan marjinal arkadaşlar edinme (Hırsızlık, evden kaçma, kanunu çiğneme, satanizm taraftarlığı vb. gibi özellik taşıyan arkadaşlar edinme)

Marjinale kayan giyim ve yaşam tarzında değişiklikler (Pop müzik severken metal müzik dinlemeye başlama, dövme yaptırma, küpe takma, baştan aşağıya siyah giysiler giyme)

TEDAVİ:

            Depresyon ile ilgili “Takma kafana!, Topla kendini… bu kadar zayıf olma!” gibi iyi niyetle söylenen sözler kişinin kendini daha kötü hissetmesinden başka bir işe yaramayacaktır.

            Çocukta depresyon belirtileri görüldüğünde Dur bakalım düzelir…,Ergenlik döneminde böyle şeyler normaldir geçer…,Evdeki huzursuzluktan çocuk böyle oldu…” gibi ertelemeler korkunç sonuçlar doğurabilir.Çocuk ve ergenler genellikle kendi kendilerine tedaviye yönlenmezler. Çocuklar daha çok karın ağrısı, başağrısı, okul reddi, huzursuzluk gibi nedenlerle hekime getirilirken, ergenlerde davranış problemleri, intihar düşünceleri hekime getirme nedenleri arasında ön sıralarda yer alır. Doğru tanı çocuk, aile ve okul gibi kaynaklardan alınan bilgiyi doğru bir şekilde birleştirerek konmaktadır.

            Çocuk ve ergenlerin tedavilerinde biyopsikososyal yaklaşımlar ön plandadır. Bireysel terapi, aile terapisi, sanat terapisi, eğitimsel değerlendirme ve ilaç tedavisi bu tedavi yaklaşımları arasında sayılabilir. Depresif ergenlerde intihar düşünceleri önemli bir problem olacağından, sık ve takıntılı intihar düşünceleri hastaneye yatmayı gerektirebilir.

            Bireysel psikoterapi; Hastaya hastalıkla ilgili psiko-eğitimide içeren destekleyici tedavi uygulanması oldukça faydalıdır. Terapistin esas rolü çocuğun yeterlilik ve kendini algılamasını değerlendirmektir. Hangi alanlarda yetersizliklerin olduğu, depresyona neden olan sosyal ve ruhsal dengelerin nasıl değiştiği ve bu durumdan kurtulmayı sağlayacak kişiye ait yeterlilik ve uyumu artıran kabiliyetlerin neler olduğu tespit edilip, benlik saygısı ve başetme güçlerini desteklemek, aile ve sosyal çevre içinde kendini ifade edebilme yeteneğini sağlamak ve başarılı olabilme deneyimleri için çocuğa uygun olanaklar yaratmak tedavinin amaçları arasındadır.

            Aile terapisi; Depresyonlu çocuk ve ergenlerin tedavisinde aile tedavisi/ danışmanlığının önemli bir yeri vardır. Ciddi evlilik çatışmaları, aile içindeki ilişki problemlerininin aile dengesini nasıl etkilediği ve bireyler üzerine getirdiği yüklerin hastalığın oluşumundaki rolleri ve bunun çözümlerine odaklanılır.

            İlaç Tedavisi; Orta ve ciddi düzeydeki depresyonlarda ilaç tedavisi mutlaka kullanılmalıdır. Günümüzdeki ilaçların yan etkilerinin daha az olması, çocuklardaki deneyimlerin giderek artması bu tedavi seçeneğini daha ön plana getirmektedir. Bazı hastalar tedaviye dramatik şekilde iyi cevaplar verirler.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist &  Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

Tel: 0 242 316 98 99

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

TANIM: Zekada,görme ve işitmede bir sorun olmamasına rağmen;algılamada, düşünmede, kendini ifade etmede,sözlü dili kullanmada, okuma-yazma ya da matematik becerilerinde gözlenen çok boyutlu bir bozukluktur.

ÖZELLİKLERİ

Öğrenme güçlükleri gelişimin bir çok alanını etkileyebilir.Bu çocuklar,bazı alanlarda zorluklar yaşarken diğer faaliyetlerde yaşıtlarından daha üstün becerilere sahip olabilirler.

Düşünce, duygu ve davranışlarını yeterli derecede denetleyemezler, düşünmeden harekete geçerler.Tez canlı, sabırsız, tepkisel ve heyecanlı olabilirler.

Bazılarında karşı gelme, davranış sorunları ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu görülebilir.

Motivasyonları  çok düşüktür.

Bazılarında el becerileri yaşıtlarına göre  daha az gelişmiştir. Örneğin ; yazıları bozuk, sakarlıkları daha çoktur.

Bazı çocukların dikkat süreleri azdır.Çoğunda dikkat dağınıklığı, dikkatlerini yoğunlaştıramama görülür.

Uzaklık – derinlik boyut algısı zayıftır.

Görsel ayrımlaştırma yetenekleri zayıftır. Harfleri karıştırır, ters yazarlar.

Görsel figür – zemin ayırt etme güçlüğü yaşarlar. Harf – kelime – satır atlarlar.

İşitsel  ayrımlaştırmada güçlük yaşarlar.işittikleri bazı harfleri karıştırırlar (f- v, b-m )

Gecikmiş  dil gelişimi  ve artikülasyon sorunları vardır.

Yön bulma sorunları  yaşarlar.

Sağ – sol  ayırt etmede, mesafe tahmininde güçlük çekerler.

Dün – bugün, önce – sonra kavramlarını, saati öğrenmede güçlükleri vardır.

Okumayı sökememe, yavaş ve hatalı okuma, yazı hataları ve yazının grafik bozukluğu görülür.

Çocukta ; bezginlik, kendini güvensiz ve değersiz hissetme, yeterince zeki olmadığını düşünme, kavgacılık , çabucak alınma  vb. duygusal problemler gözlenebilir.

Fizyolojik yakınmalar ortaya çıkabilir (baş ağrısı, bulantı, karın ağrısı vb.) ya da okula gitmede isteksizlik  gözlenebilir.

Özel Öğrenme Güçlüğü  olan çocuklar,  algılanan bilgileri  sıralama, kullanma ve ortama göre yorumlama  konusunda problem yaşarlar. Bu bilgilerin bellekte  tutulması konusunda zorlanırlar. Kazanılan bilgilerin kullanımında sorun varsa çocuk  kendiliğinden konuştuğunda akıcı ve düzgün konuşurken , sorulara yanıt vermede  aynı beceriyi gösteremez ve tutuklaşır.

Unutkan olabilirler. Okulda kalemlerini, defterlerini, ödevlerini unuturlar.

Sakar ve dalgın olabilirler.

Çarpım tablosunu öğrenmede güçlük çekerler.

Görsel  algılama ve organizasyon güçlüğü nedeniyle toplama yerine çarpma yaptığı, toplamaya soldan başladığı görülür.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ (ÖÖG) OLAN ÇOCUKLARIN

ÖĞRETMENLERİNE  ÖNERİLER

  ÖÖG olan bir çocukla karşılaştığınızda ailesiyle işbirliği yaparak, çocuğun sınıf içindeki durumundan ve gözlemlerinizden aileyi haberdar etmelisiniz.

  Ön sıralarda oturtmak sizi ve dersi takip açısından çocuğa kolaylık sağlayacak, daha aktif olarak derse katılmasına yardımcı olacaktır.

  Bilgiyi kazanıp kazanmadığını sınamanın en iyi yolu, daha iyi öğrendiği yöntemden faydalanmaktır. ÖÖG olan çocukların bazıları görerek,  bazıları işiterek daha kolay öğrenmektedir. Örneğin;  ağır yazıyor ve yetiştiremiyorsa, sözlü sınav yaparak bilgiyi edinip edinmediğini saptayabilirsiniz. Tam tersi motor becerileri iyi, ancak ifade edici dil becerisi iyi olmayan öğrencinizin bilgisini; tahtaya yazmasını isteyerek sınayabilirsiniz.

  Zayıf yönlerine odaklanarak onu hayal kırıklığına uğratmaktansa, güçlü taraflarını ön plana çıkarabilirsiniz.

  Ödevleri başarabileceği ölçüler içinde verebilir,  böylece zorlamanın etkisini azaltarak, adım adım kolaydan zora geçişi sağlayabilirsiniz.

  Bu çocukların çoğu,  kolay anlayabilecekleri, kısa kelimelerden oluşan, detaysız ve kesin yönergelere ihtiyaç duyarlar.

  Kolaylıkla seçim yapamadıkları için sıklıkla yönlendirilmelidirler.

  Pek çok sembolü birbirine karıştırırlar (harf,rakam,işaret vb.). Bu durumda tahtadan bakarak bir şeyler kopya etmek bu çocuklar için güçtür. Bu konuda ona diğer çocuklara nazaran daha toleranslı davranmak gerekir.

  Arkadaşları tarafından sıklıkla reddedilirler. Gruba dahil olmaları konusunda onlara yardımcı olabilirsiniz.

  Bazı görevleri tek başlarına yapmayı tercih edebilirler.  Başkaları ile çalışmayı zor buluyorsa bunu görmezlikten gelebilir, yalnız çalışması için fırsatlar verebilirsiniz.

  Bilgileri aktarırken konuları daha çekici hale getirmek için modeller, objeler, resimler kullanarak anlatabilirsiniz.

  Öğrendiği konuların devamlılığı ve sürekliliği korunmalıdır.  Bir konudan başka bir konuya geçerken bir önceki konuyu tam olarak öğrenip öğrenmedikleri konusunda dikkatli olunmalıdır.

  Öğrencinizin öğrenme hevesini destekleyebilirsiniz. Bilgiyi kazanmanın en önemli faktörü motivasyondur. Öyleyse;  öğrencinizin  güçlü  yönlerini sınıf içinde vurgulayarak, başarabileceği  ödevlerden başlayarak, sorumluluk vererek, onun sınıf içinde kendine güvenini artırabilir ve öğrenmeye istekli hale getirebilirsiniz.

  Başarması için baskı yapılmadan destek olunmalıdır.

  Çocuğun ilgi duyduğu konular belirlenmeli ve öğretmeye bu noktalardan başlanmalıdır (resim yapma, çizgi roman okuma vb.).

  Her çalışma sonunda bütün hatalarını tek tek göstermektense, birkaç çalışma sonunda genel hatalar üzerinde durulmalı ve yorum yapılmalıdır.

  Çalışmalar sırasında öğrenilenler çok fazla tekrar edilerek pekiştirilmeli, daha  önceki öğrenilenler unutulabileceğinden anlayış gösterilmelidir.

  Sakin,sabırlı ve anlayışlı olunmalıdır.

  Çocuğun yazı yazarken satır aralıkları bırakarak yazması sağlanmalı, çizgili defter kullanılmalıdır.

  Çocuğun yaptığı yanlışlar çarpıcı renklerle işaretlenmemelidir.(Çocuğun cesareti kırılabilir)

  Kurallar konulmalı ve uygulamada istikrarlı ve tutarlı olunmalıdır.

  Dikkatlerini çok kısa süre toplayabildiklerinden, daha kısa görevler verilmeli ve sık sık kontrol edilmeli, etkinlikler mümkün olduğunca basitleştirilmelidir.

  Etkinlikler esnasında çocuğun sağını-solunu ayırdetmesine yardımcı olunmalıdır.

  Okurken satır takibini kalemle, cetvelle ya da parmakla yapması sağlanmalıdır.

  Okuma-yazma öğretiminde parçadan bütüne (tümevarım)  yöntemi kullanılmalıdır.

  Noktaları birleştirerek şekil-resim oluşturma çalışmaları yapılabilir.

  Eş anlamlı ve zıt anlamlı kelimeler kullanılarak çalışmalar yapılabilir.

  Basit atasözleri öğretilerek ne anlattığı tartışabilinir.

  Kelimelerin cümledeki yerleri değiştirilerek çocuktan düzenlemesi istenebilir.

  Çeşitli konularda çocuğun kendi gözlem ve yorumlarını anlatabilmesine fırsat verilmelidir.  

  Kendi yorumlarını katamadığı durumlarda , bu yorumları alabilmek için çocuğa sorular  sorulmalıdır.

  Basit şiirleri öğrenmesi sağlanabilir.

En önemlisi onun farkında olduğunuzu, onun değerli bir insan olduğunu hissettirmenizdir. Gösterdiği her çaba ve başarıyı sevginizle ödüllendirebilirseniz, sevginizi  hissederse çabalarınızın ve sabrınızın meyvesini çabuk alabilirsiniz. Onu kazanmayı, topluma kazandırmayı  başarabilirsiniz !…

Bursa Rehberlik ve Araştırma Merkezi

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ (ÖÖG) OLAN ÇOCUKLARIN AİLELERİNE ÖNERİLER

  Çocuğunuzun bu güçlüğünü olduğu gibi kabul edin.Bu güçlüğün yapısal ve işlevsel bir sorundan kaynaklandığını unutmayın.

  Çocuğunuzun pek çok işi başarabileceğini unutmayın ve onun kendisini değerli bir birey olarak hissetmesine engel olmayın.

  Başarması için baskı yapmadan, yapabileceği basit işlerden başlayarak, onun zoru başarmada istekli olmasını sağlayabilirsiniz.

  Öğrenmeyi etkileyen unsurlardan biri, yapabildiğini görerek yaptıklarından zevk almaktır. Kolaydan zora doğru adım adım gidip başarısını destekleyerek de çalışmayı oyun kadar zevkli hale getirebilirsiniz.

  Çalışmaya çocuğun hoşuna giden ders ya da etkinliklerden başlayın.(Resim yapma, yap-boz oyunları vb.)

  Çocuğunuzu okulla ilgili soru yağmuruna tutmayın. Zaten, sorunu olan bu alanda yaşadığı başarısızlığı evde gündeme getirmekten kaçınacaktır. Bekleyin ve sabırlı olun.

  Özel Öğrenme Güçlüğünün üstesinden gelmesi için psikolojik destek ve eğitim yöntemlerinden yararlanması için olanak sağlayın.

  Günlük yaşam programınızı çocuğunuzla birlikte önceden planlayın; çocuğunuz ne zaman, ne yapacağını önceden bilsin. Yemek, uyku,  ders, okul, oyun gibi etkinliklerde  düzenlilik sağlayın.

  Koyduğunuz kuralları uygulamada kararlı ve tutarlı olun. Kuralların kesin, net ve açık olması gerekir.

  Öğretmenle işbirliği içinde olun. Hergün öğretmen tarafından verilen ödevleri takip edin.

  Diğer çocuklarla kıyaslamayın. Bu çocukları ürkütür, korkutur ve endişelendirir. Kendine olan güvenini zedeler. Her çocuk kendisi olabildiği ölçüde doğru davranır. Çocuğunuzun kendisi olmasına izin verin.

  İyi yaptığı her iş için övgü ile teşvik edin. Ancak övgüler yerinde ve dozunda olsun.

  Özel bir çalışma ortamı hazırlayın. Odada fazla eşya, oyuncak, duvarlarda tablo, poster vb. gibi uyaranların olmamasına dikkat edin ve hep aynı ortamda çalışmasını sağlayın.

  Kolay anlayabileceği,  kısa kelimelerle konuşun.

  Çok fazla tekrar yapın.

  Bazı çocuklar işiterek, bazıları görerek daha iyi öğrenirler. İşiterek daha iyi öğrenen bir çocuğa, konuyu siz anlatarak ya da okuyarak yardımcı olabileceğiniz gibi bir teyp kasetinden de yararlanabilirsiniz.

  Görerek daha iyi öğrenen çocuğun yazarak ya da görsel mesajlar alarak örneğin;bilgi- sayar yardımıyla öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz.

  Çalışma sürelerini kısa tutun. Dikkati dağıldığında çalışmaya ara verin.

  Noktaları birleştirerek  şekil ve resim yapma oyunları oynatın.

  Yön ile ilgili kavramları her durumda pekiştirin. (Üstünü giydirirken;sağ kolunu giy,şimdi sol kolunu giy. Masada otururken;soldaki kitabı ver…..sağdaki tuzluğu uzat vb.)

  Çocuğun hergün kullandığı yolların dışında başka yollardan da eve gelmesini sağlayın.

  Adres,telefon numarası,doğum günü tarihlerini vb. hatırlayıp  söylemesini sağlayın.

  Bir olayı,bir hikayeyi,bir masalı anlatan seri haldeki resimleri anlam sırasına göre dizmesini isteyin.

  Gazete ve dergilerden ilgisini çeken resimleri kesmesini sağlayın.

  Basit atasözleri öğreterek  ne anlama geldiğini sorun.

  Eş anlamlı ve zıt anlamlı kelimeleri öğretin.

  Birbirleriyle kafiyeli kelimeleri bulmasını sağlayın. (Kabak-tabak vb.)

  Kelimedeki bir harfi çıkartıp ya da değiştirip yeni bir kelime oluşturmasını isteyin. (Baba-kaba ya da baba-aba gibi)

  Çocuğa üç boyutlu modeller yaptırın. (Kartondan küp yapma,silindir yapma vb.)

  Çeşitli konularda çocuğun gözlem ve yorumlarını anlatabilmesine fırsat verin.

  Aynı ya da benzer çalışmalarda hatalarını tek tek göstermek yerine birkaç çalışma sonunda gösterin. Hatalarını açıklayıp yorumlayın.

  Çocuğa gözlerini kapattırıp ne gördüğünü sorun. Doğadaki renk ve şekilleri hayal etmesini isteyin ve bunları anlatmasını sağlayın.

  Çocuğunuzun yapması gereken işleri siz yapamaya çalışmayın. Çocuğa sakat ya da kötürüm muamelesi yapmayın.

  Çocuğunuza sağ-sol,alt-üst,ön-arka gibi kavramlarda anlamasını kolaylaştıracak yollar, ipuçları, benzerlikler, bağlantılar kurmasını öğretin. Yaşına göre bunları zaten bilmesi gerekir diye düşünüp ona kızmayın.

  Zaman zaman aile fotoğraflarına bakılarak yaşantıları hatırlatın ve anlattırın.

  Çocuktan doğadaki ve çevresindeki sesleri (tren,araba,hayvan sesi vb.) taklit etmesini isteyin.

  Çocuğa basit krokiler çizilerek üstünde yön takibi yaparak ilerlemesini isteyin(sağa git,soldaki sokağa dön.vb.)

  Yapamadığı şeyler için bağırıp kızarak eline ayağına dolaştırmayın.

Bursa Rehberlik ve Araştırma Merkezi

SIRAYA KOYMADA SORUN YAŞAYAN Ö.Ö.G.’ Lİ ÇOCUKLAR

Özel Öğrenme Güçlüğü belirlenmiş ve sıraya koyma da sorun yaşayan öğrenciler işleri sırayla yapma ve zamana ayak uydurmakta zorluk yaşarlar.Bu nedenle en çok zorlandıkları alanlar;

  Birçok şeyi kolay yoldan yapmak,

  Alfabeyi sırasıyla ezberlemek,

  Çok adımlı talimatları takip etmek ve hatırlamak,

  Düşüncelerini tutarlı adımlarla sözel olarak sunmak,

  Ödevini zamanında teslim etmek,

  Haftanın günlerini, ayları, mevsimleri sırasıyla öğrenmek,

  Çarpım tablosunu ezberlemek,

  Saati öğrenmek,

  Matematik problemlerinde işlem basamaklarını sıralamak,

  Zaman kavramlarını önce ve sonra gibi doğru kullanmak,

  El yazısıyla yazı yazmak,

  Bir deneyin sonuçlarını rapor etmek,

  Bir olayı anlatırken olaylar zincirini doğru şekilde anlatmak,

  Masal ve hikayenin konusunu takip etmek ve anlatmak,

  Tarihi olayları sırasıyla hatırlamak,

  Bir yere vaktinde yetişmek,

  Ödevini, yapmaya oturduğunda nereden nasıl başlayacağını bilmek,

  Bir görevi yerine getirebilmek için ardışık adımlara bölmek vb. gibidir.

SIRAYA KOYMAYA İLİŞKİN SORUN YAŞAYAN ÖĞRENCİLERLE YAPILACAK ÇALIŞMALAR

Bu çocuklarla yapılacak çalışmaların amacı; zayıf yönlerinin farkına varmaları, problem çözmeyi ve uygulama yollarını bulmalarını sağlamak olmalıdır.

  Talimatlar basamak basamak,  tek tek söylenmeli.

  Bir dizi ardışık düzenlemeyle karşı karşıya kaldığında, ondan istenenleri tekrar etmesinin sağlanmalı.

  Günler, aylar ve mevsimlerin, resimlerle görselliğe dayalı olarak  adım adım öğretme çalışmaları yapılmalı.

  Önce ve sonra, sabah ve akşam gibi zaman kavramları üstünde çalışılmalı.

  Zaman çizelgeleri yapılmalı ve yaşayışını sıraya koyabilmesi sağlanmalı.

  Proje ve ödevleri için başlama ve bitirme arasındaki süreci ile ilgili zaman çizelgesi yapılmalı,

  Akşamları yapılacak işlerin listesi tutulmalı.

  Matematik problemlerinin işlem adımları sıraya konmalı ve anlayarak yapabilmesi sağlanmalı.

  Matematik ve bilim derslerinde işlemlerle karşılaştığında akış şemaları çizdirilmeli.

  Çarpım tablosu öğretimi ezberden çok, mantıksal ve görsel çalışmalara dayalı olarak yapılmalı.

  Sıra takip eden, çizgi-resim-öykülerle anlamlı sıraya koyma oyunlarından yaralanılmalı.

  Tekerleme söyleme çalışmaları yaptırılmalı.

Bursa Rehberlik ve Araştırma Merkezi

MEKENSAL YETENEKLERDE SORUN YAŞAYAN Ö.Ö.G.’Lİ ÇOCUKLAR

Özel Öğrenme Güçlüğü belirlenmiş ve mekansal yeteneklerde sorun yaşayan öğrenciler uzayda yönünü bulmak, organize olmak ve bütün parça ilişkisini anlamlandırmakta zorluk yaşarlar. Bu nedenle en çok zorlandıkları alanlar;

  Solu sağından ayırmak,

  Bir sayfada sınırlar içinde çalışmak,

  Eşyalarını nereye koyduğunu hatırlamak,

  Ayakkabılarının bağlarını bağlamak,

  Temiz ve düzenli çalışmak,

  Tahtada gördüklerini defterine yazmak,

  Kıyafetlerini düz giymek,

  Kelimeleri bir bütün halinde yazmak,

  Bulunduğu yerin haritasını incelerken kendinin görece nerede olduğunu bilmek,

  Şekillerin görüntüsünü hatırlamak,

  Gideceği yeri bulmak, yön tayin etmek,

  Kroki ve plan çizmek,

  Okuduğunu anlamak,

  Dikkatini kontrol etmek,

  Ödevlerini tamamlayabilmek,

  Resim çizmek,

  Zihninde resim canlandırmak,

  Tamir etmek vb.gibidir.

Bu tür çocukların başka alanlardaki güçlü yönlerinin belirlenip vurgulanmasında fayda vardır.

MEKANSAL YETENEĞE İLİŞKİN SORUN YAŞAYAN ÖĞRENCİLERLE YAPILACAK ÇALIŞMALAR

Bu çocuklarla yapılacak çalışmaların amacı; zayıf yönlerinin farkına varmaları, problem çözmeyi ve uygulama yollarını bulmalarını sağlamak olmalıdır.

  Örneğin bir manzara resminde  bulunan bir çok kuşu fark ederek, göstermesi istenmeli.

  Üzerinde bir ya da birçok geometrik şeklin olduğu resimde dik açıları göstermesi istenmeli.

  Sağ elinle sol omzuna dokun, sol elinle sol kulağını tut, sağ elinle sağ bacağına dokun gibi  çalışmalar yaptırılmalı.

  Objeler ve nesneler üzerinde büyük küçük çalışmaları (Hangisi daha büyük?, en küçük hangisi? vb.) yaptırılmalı.

  Perspektifi olan bir resmin ön kısımda yer alan cisimleri ve bu  resmin arka planında kalan cisimleri fark ederek söylemesi istenmeli.

  Bursa ilinin ilçelerini gösteren haritada bunları tek tek gösterme çalışmaları ve Bursa’nın Türkiye haritasındaki yerini fark etme çalışması yaptırılmalı.

  Puzzle, parça birleştirme oyunlarından yararlanılmalı.

  Harita üzerinde yön çalışmaları yaptırılmalı.

  Evden okula, okuldan eve, evden çarşıya vb. gibi gidiş gelişleri sıraya koyma çalışmaları yaptırılmalı.

  Harflerin doğru ve sırasıyla yazım alıştırmaları ve plastik harflerle çalışma yaptırılmalı.

  Lego oyunlardan yararlanılmalı.

  Şekilleri  çizim çalışmalarında önce böyle, sonra yukarı çıkıyorum, sağa dönüp…. gibi sözlü ifadelerle çalışmalar sağlanmalı.(Böylece şekilleri dilbilimsel biçimlere sokacaklardır.)

  Bilgisayarla çizim, resim, yazı, grafik çalışmaları yaptırılmalı.

  Şekillerin görünüşünü hatırlama çalışmaları yaptırılmalı.

  Bazı derslerde geçen kısaltılmış sembolleri hatırlama çalışmaları yaptırılmalı.

  Tahtadaki yazıyı defterine çekerken ek süre verilmeli.

  Rakamların şekillerini öğrenip yazma, yapıştırma, kopya etme ve plastik rakamlarla çalışmalar yaptırılmalı.

  Geometrik şekilleri kesme ve yapıştırma çalışmaları yaptırılmalı.

  Bu çocuklar eşyalarını sık kaybediyor olabilirler, odaları çok dağınık olabilir, masalarının üzerinde gereksiz bir sürü materyal bulunabilir bu nedenle çalışacak yer bulamazlar.Raf ve kutular etiketlenerek çalışma odası düzenlenmeli.

  Anne-babalar çalışma odasının temizliğini tamamen üstlenebilirler. Böylece çocuğun düzenli malzemelere sahip olmanın tadını çıkarması sağlanmalı.

  Ayakkabı ve terliklerini uygun ayağına giyme çalışmaları yaptırılmalı.

  Ayakkabılarının bağcığını bağlama çalışmaları yaptırılmalı.

  Top atma, tutma ve yakalama çalışmaları yaptırılmalı.

  Gözü kapalı olarak küçük cisimlere dokunma ve ne olduğunu anlama çalışmaları yaptırılmalı.

  Karıştırdığı harfler  için yazı ve kelime çalışmaları yaptırılmalı. (P, b, d.. vb. harflerde sözcük başı, sözcük ortası ve sözcük sonu kullanım çalışmaları)

  Çizgi çalışmaları, noktaları birleştirerek nesne oluşturma çalışmaları yaptırılmalı.

  Anahtarı kilide sokma,açma çalışmaları yaptırılmalı.

  Eşyalarını kaldırırken, bir şeyi bir yere koyarken  nereye koyduğunu içinden fısıldaması sağlanmalı. Örneğin “defterimi alt çekmeceye koydum” gibi.

  • Olayları ve mekanı zihinde canlandırabilmeleri için bir hikayeyi kasetten dinleme çalışmaları  yaptırılmalı. (Radyoda çocuk tiyatroları da dinlenebilir).

Bursa Rehberlik ve Araştırma Merkezi

KAVRAMSAL YETENEKLERDE SORUN YAŞAYAN Ö.Ö.G.’Lİ ÇOCUKLAR

Özel Öğrenme Güçlüğü belirlenmiş ve kavramsal yeteneklerde sorun yaşayan öğrenciler kavramları anlayarak öğrenmede sorun yaşarlar.

            Kavramlar okulda ve hayatta çok fazladır.Matematikte; değer, oran, denklem, yüzdelik, kesir vb. gibi , edebiyatta ; ironi, komedi, drama vb. gibi, bilimde ; en iyi türün hayatta kalması gibi,        din bilgisinde; kökten dincilik, tasavvuf gibi, hayatta; mobilya, kapitalizm, demokrasi gibi.

            Kavramlar,bir fikri veya fikirler kategorisi yaratmak için bir araya gelen özellikler topluluğudur ve birbirinin üzerine inşa edilirler.En başta çok iyi kavrayamazsanız, durmadan karşınıza çıkar ve size geri dönerler.

  Kavramı ve zıt kavramını bilmek gerekir.( Var olma-yok olma gibi )

  Kavramlar akıl yürütmeyi daha kolay,zahmetsiz hale getirir.

  Kavramlar büyük fikirleri karşılaştırmaya yararlar.( Tutuculuk-yenilikçi gibi )

  Kavramlaştırma çıkarımlar yapmayı ve karşılaştırmayı da sağladığından ezberi azaltır.(Bir ülkenin demokratik olduğunu biliyorsanız orada seçim yapılıp yapılmadığını ezberlemeniz gerekmez.Seçim yapıldığını bilirsiniz.)

  Eğitim basamakları yükseldikçe soyut   kavramlar artar.

  Sözel kavramlar sözcükler ve cümleler yardımıyla kolay öğretilir.(Tutucu kavramı sözcükler yoluyla düşünülüp iletilebilir.)

  Sözel olmayan kavramlar,anlaşılabilmek için bir dereceye kadar görselleştirilebilir.(Oran kavramı,gezegenlerin yörüngesi,moleküller gibi.)Bunlar sözcüklerle anlatmaktan daha kolaydır.

  Bazıları sözel kavramları öğrenmede başarılıyken,bazıları sözel olmayan kavramlara   yönelirler. Matematik ve bilimde sözel olmayan kavramlar; dil ve resimde sözel             kavramlar vardır.

  Sözel olmayanı kavramlaştırıp ardından onu sözcüklerle ifade ederek zihinde canlandırma en arzu edilenidir.Özel öğrenme güçlüğü olan çocukların bunu başarabilmeleri için yardıma ihtiyaçları vardır.

  Öğrenci, payda kavramını gerçekten anlayamadıysa  ve paydayı sadece alttaki sayı olarak görüyorsa kesir kavramını öğrenmesi zordur.

KAVRAMSAL YETENEKLERE İLİŞKİN SORUN YAŞAYAN ÖĞRENCİLERLE YAPILACAK ÇALIŞMALAR

  Kavramların anlamlarını yazmaları sağlanmalı.

  Kavram haritaları oluşturmalarına yardımcı olunmalı.

  Bilemediği kavramla karşılaştığında kavram haritasını kullanması sağlanmalı.

  Zıt kavramlar üzerinde çalışılmalı.

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

HAFİF VE ORTA DÜZEYDE ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ

HAFİF VE ORTA DÜZEYDE

ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE YÖNLENDİRİLEN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER

  Öğrenci mümkün olduğu kadar ön sıralara , öğretmenin yüzünü ve tahtayı görecek şekilde oturtulmalıdır.

  Çocuğun kapasitesi üzerinde başarı beklenmemelidir.

  Bu öğrencilerin öğrenme programları daha çok yaparak öğrenmeye dayalı olarak planlanmalıdır.

  Okuma-yazma öğretilirken, parçadan bütüne (tümevarım) yöntemi kullanılmalıdır.

  Verilecek ödevler ,açık ,sınırlı, kısa ve basit olmalıdır.

  Tekrar ve alıştırmalara daha çok yer verilmeli,kuramsal bilgiler için bu çocuklar zorlanmamalıdır.

  Öğrenmede motivasyonlarını artırmak için, geri bildirimler daha çabuk ve yoğun olarak verilmelidir. Ödüllerle davranışlar pekiştirilmelidir.

  Okulunda ve sınıfında çocuğa yapabileceği görevler verilmelidir.Örneğin: teneffüslerde  sınıfta nöbetçi kalma , tahtayı silme, tebeşir koruma gibi görevlerle çocuğun  kendine güveni artırılmalıdır.

  Öğrencinin sınıfta yaptığı hata ve kusurlar çok belirgin olmadığı taktirde görülmemeli,  şiddetli azar, dayak ,arkadaşları önünde mahcup etme,alay  vb. yollara gidilmemelidir.

  Öğrencinin başarısızlık gösterdiği derslerde uygun fırsatlar yaratılarak ,bireysel öğretim yapılmalı ve görsel- işitsel ders araçlarından yararlandırılmalıdır.

  Ödevler ve diğer öğrenme çalışmaları yapılırken devamlı takip edilmelidir.

  Sınıf içi uygulanacak kurallar ile sosyal hayatta uyulacak kurallar öğretilmeli, kuralları uygulaması için çocuğa fırsatlar, ortamlar hazırlanmalıdır.

  Sınıftaki çocukları zihinsel engelli çocuğun durumundan uygun şekilde haberdar etmek ve ona karşı olumsuz tutumlar takınmalarını önlemek gerekir.Bu durum çocuğun okulda olmadığı zaman yapılmalıdır.Çocuğun zihinsel öğrenme güçlüğüne sahip olduğu söylenmemeli , durum öğrenme problemi olarak tanıtılmalıdır.

  Çocuğun başarısını ve gelişimini; diğer normal öğrencilerle kıyaslamamalı , kendi gücü ve sağladığı ilerleme dikkate alınarak değerlendirmeler yapılmalıdır.

  Bu çocuklar, kavrama ve anlamada normal zeka düzeyindeki çocuklara göre zayıf olduklarından, öğretirken somut materyallerden yararlanılmalıdır.

  Sosyal ilişkilerinin geliştirilmesi için nezaket kurallarının kazandırılma çalışmaları yapılmalıdır.

  En küçük  çalışması dahi ödüllendirilmelidir.

  Kavramlar basitleştirilerek öğrencinin bilgi seviyesine inilmeli, bildikleri ve öğrendikleriyle yola çıkılmalıdır.Öğretilecek kavramların sayıları sınırlanmalı,kavramlar çocuğa tek tek öğretilmelidir. Bir kavram öğretilmeden diğer kavrama geçilmemelidir.

  Bu çocuklar uzun konuları takip etmede zorlanırlar.Bu nedenle ünite bütünlüğü içinde ele alınacak konular, kısa süreli zaman dilimleri içinde,küçük bölümler halinde işlenmelidir. Bu tür çocukların dikkatlerinin çok çabuk dağıldığı unutulmamalıdır.

  Zihin yeteneklerinin sınırlı olması nedeniyle; bu çocuklar araştırma yapmakta, olayları ve konuları birbirine bağlamakta zorlanırlar. Bu nedenle; ünite işlendiğinde gruplara ayrılma , konu paylaşma gibi çalışmalar öğretmenle birlikte ve öğretmenin gözetiminde yapılmalıdır.

  Öğrencilerin başarılı çalışmaları mutlaka görülmeli, değer verilmeli, ödüllendirilmelidir.Bunun için çocuğa başarabileceği görevler verilmeli, doğru yanıtlayabileceği sorular sorulmalıdır. Gerektiğinde  görevi yerine getirmesi için yardım edilmelidir.

  Olumsuz ifadelerden çok olumlu ifadeler kullanılmalıdır.

  Güven sarsıcı sözlerden ve isteklerden kaçınılmalıdır.

        Çocuğun eğitiminde, ailenin önemi göz önünde bulundurularak öğrenci veli işbirliği sağlanmalıdır. HAFİF VE ORTA DÜZEYDE ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERİN AİLELERİNE ÖNERİLER

  Her şeyden önce çocuğunuzu yeterlilikleri ve yetersizlikleri ile olduğu  gibi kabul edin. Onun henüz bir çocuk olduğunu unutmayın.

  Anne-baba olarak birbirinizi suçlamayın,suçluda aramayın.

  Çocuğun her türlü gelişimi için gereken ilgi ve şefkatinizi ona sürekli gösterin.

  Onu ailenize verilmiş bir ceza olarak görmeyin, çocuğunuzu suçlamayın. Çocuğunuzdan utanç duymayın, onun sokağa çıkmasına, oyun oynamasına,arkadaşlıklar kurmasına yardımcı olun.

  Çocuğunuzu aşırı derecede korumayın.Bu, çocukta kendine güveni azaltır.Gereksinimlerini karşılamasına fırsat verin.

  Çocuğunuza acıyarak yaklaşmayın.Acımadan doğan sevgi ve yardım onun öğrenmesine engel olacaktır.

  Çocuğunuzu beceriksiz bulmayın.Sabırla yapmasını bekleyin.Beceriksiz bulmanız ve engellemeniz kendine olan güvenini kaybetmesine sebep olabilir.

  Çocuğunuzdan,varolandan fazlasını beklemeyin.

  Öğretmeniyle sıkı diyalog kurun ve okuldaki çalışmaların evde de devamı sağlayın.

  Çocuğunuzun sorularına basit ve kısa kelimelerle, anlaşılır cevaplar verin.

  Çocuğa yapabileceği işleri yaptırın. Başardığı işlerde teşvik edin, ödüllendirin.

  Basit sözcükler ve  kısa cümleler kullanın.

  Çocuğunuzdan ne yapmasını istiyorsanız, tam ve açıkça söylemelisiniz. Yani genel ifadelerden çok “özel” ifadeler kullanmalısınız. “Eşyalarını ortadan kaldır” ifadesi yerine “oyuncağı yerine koy” ifadesini kullanın.

  İsteklerinizde ve koyacağınız kurallarda tutarlı olun. Ne zaman nasıl davranış bekleniyorsa çocuğunuza bunu anlatın ve bu beklentinizi bir daha değiştirmeyin. Böylece çocukta kararlı davranışlar gelişecektir. Kararsız olursanız, çocuk paniğe kapılabilir.

  Çocuğunuza acele komut yerine yavaş ve basit komutlar veriniz.

  Tehdit etmekten sakının.Tehdit, çocuklar üzerinde bir çok olumsuz etkiler yapar;   aldırmazlık, davranış bozukluğu ve düşmanlık duygularını teşvik eder.

  Çocuğa öz bakım becerileri öğretilmelidir.(Giyinme, kendi kendine yemek yeme,yıkanma vb.)

  Öğretmenin okulda vermiş olduğu derslerin evde de devam edebilmesi için çocuğunuzun ödevlerini takip edin, sık tekrar yaptırın. Çocuğunuz sıkıldığında etkinliği bırakın, sevdiği bir şeyi yapmasına izin verin(TV. seyretme,oyun oynama vb.), sonra tekrar etkinliği çalışın.

  Çocuk aşırı derecede korunursa; güvensizlik, aşırı derecede ihmal edilirse; düzensiz olur. Çocuğa sürekli olarak; “sen onu yapamazsın, şunu beceremezsin” vb.gibi uyarı ve telkinler yerine, yapabileceği işleri yaptırmak, teşvik etmek daha yerinde bir davranış olur.

  Böyle çocuklar kaza ve hastalıklarda normal çocuklar kadar kendilerini koruyamazlar. Onun için sık sık hastalanırlar, sık sık kazalara uğrayabilirler. Ana-babaların dikkatli olmaları, koruyucu tedbirler almaları gerekir.

  Bu çocuklarda kas gelişimini sağlamak amacı ile el becerilerine yer vermek gerekir. Örneğin; makasla kağıt ve karton kesmek, çekiçle çivi çakmak, bahçe çapalamak, kil ve renkli çamur vb. maddelerle çeşitli şekiller yapma çalışmaları çok yararlı olur.

  • Bu çocuklar genellikle sıkılgan, içe dönük olurlar. Arkadaş edinmede güçlük çektiklerinden,  yardımcı olmak gerekebilir.  Çocuk park ve bahçelerine götürmek, komşu günlerine, çarşıya, pazara, alışverişe götürmek ve çocuğa gördüklerini ve düşündüklerini anlatma, şarkı ve şiir söyleme vb. olanağı sağlamak yaralı olacaktır.

  Çocuğunuz için uzun vadede ve kısa vadede istediklerinizin bir listesini yaparak, bir hareket planı geliştiriniz. Planınızı bir takvime uygulayınız. Kendinizi bir yöntem uzmanı olarak görünüz. Bir sorunu çözümlemek için önce sorunu tanımlamak sonra olası çözümler için kafa yormak, en başarılı olacağını düşündüğünüzü seçmek ve çözümü denemek gerekir. Eğer bir çözüm işe yaramazsa o zaman bir ikincisini olmazsa bir üçüncüsünü denersiniz. Kararlı, planlı hareket ederek kendinizi amacınıza odaklayın.

  Çocuğunuzun durumu ile ilgili kanunlar,yönetmelikler ve “özel eğitim gerektiren çocukların hakları” konusunda araştırma yaparak bilgi sahibi olun.

  Çocuğunuzun öğretmeni ile en uygun görüşme zamanı, bir sorun yaşanmadan öncedir. Okul yılı başında öğretmenle arkadaşça bir ilişki kurun. Okulda yapılan toplantıların hepsine katılın. Toplantılar sırasında başka hiçbir yerde öğrenemeyeceğiniz bilgiler edinebilirsiniz. Okul yönetimi ile konuşarak özel eğitim gerektiren çocuklar için ne gibi yatırımlar yaptıklarını, yapacaklarını öğrenin.

  Farklı bir çocuğa sahip olmak zordur. Ancak çocuğunuzun güçlü yanları olduğunu, dünyayı farklı olarak algıladığını, değişik bir bakış açısı olduğunu, duygularının kimi zaman çok güçlü olduğunu ve kendine özgü merakları olduğunu  unutmayın !…

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

GÖRME ENGELLİLER

Görme Yetersizliği:  Görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumudur.                   

Az gören : 1/10 ile 3/10 arası olanlar.

İleri Derecede Görme Engelli (total): 1/10 dan aşağı olanlar.

ÖZELLİKLERİ:

  Gözlerini ovalar, nesneleri bulanık görürler.

  Göze yakın iş yaparken kaş çatar, rahatsız olurlar.

  Gözlerini kırparlar.

  Gözleri çapaklanır.

  Işığa karşı çok duyarlıdırlar.

  Göz yanmasından yakınırlar, gözlerinde sulanma olur.

  Göz kapağı altı kabuk bağlar, şişer.

  Şaşılık vardır.

  Göze yakın iş yaparken baş ağrısı, baş dönmesi, bulanık ve çatal görmeden yakınırlar.

  Yürürken ufak engelleri göremezler,sık sık tökezlerler

  Kitap veya küçük oyuncakları göze yakın tutarlar.

  Uzak veya yakına bakarken vücudunda gerilim duyar, yüzünü kırıştırırlar.

  Renkleri seçemezler yazıları bozuk ve fazla eğiktir.

 

ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER

  Bağımsızlık duygusunu geliştirmesi için çaba gösterilmeli(kendi kitap ve araçlarından sorumlu tutulması gibi.).

  Sınıftaki  gören çocuklar zaman zaman  görme yetersizliği olan çocuğa rehberlik yapabilir ancak, görme yetersizliği olan çocuğun çok fazla bağımlı olmamasına  da dikkat edilmeli.

  Gören öğrencilerden farklı davranılmamalı.

  Görenlerle görme yetersizliği olan öğrenciler arasında sosyal ilişkiler cesaretlendirilmeli.

  Görme engelli öğrenci sınıftaki her etkinliğe katılmalı, bunun için cesaretlendirilmeli, eğer mümkün olmuyorsa ek etkinlikler düzenlenmeli.

  Görme yetersizliği olan çocuklara da görme sorunu olmayan öğrencilere verilen özel görevlerin benzerleri verilmeli.

  Görme engelli öğrencinin problemi ve yapılabilecekler hakkında görme engelli öğrencinin olmadığı ortamda diğer çocukların bilgilendirilmesi ile sınıftaki görme engelli öğrencinin kabulüne katkıda bulunulmalı.

AZ GÖREN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİNE ÖNERİLER

  Sınıfta yeterli ışıklandırma yapılmalı.

  Çocuğun sınıftaki oturma düzeni tahtayı ve diğer materyalleri görebilecek şekilde olmalı.

  Net görülebilecek  resim şema ve çizelgeler kullanılmalı,dikkat dağıtıcı uyaranlara yer verilmemeli.

  Öğretmen tahtaya açık ve büyük harflerle yazı yazmalı.

  Görme engelli öğrenci tahtanın tam ortasına gelen en ön sıraya oturtulmalı.

  Sınıftaki çocukların, görme yetersizliği olan çocuğa  not tutma konusunda yardımcı olmaları sağlanmalı (kendi tuttukları notları karbon kağıdı kullanarak çoğaltabilirler)

  Öğretmen tahtaya yazdıklarını yüksek sesle söylemeli.

  Ödevini tamamlayabilmesi için görme engelli öğrenciye  ek süre tanınmalı.

  Fen Bilimleri ve coğrafya öğretimi için ek düzenlemelere ihtiyaç duyulabilir. O nedenle görme engelliler okullarından materyal ve bilgi alınmalı.

  Okulun fiziki özelliklerine  ilişkin şema ve planlar yapılması onun çevresini tanımasına yardımcı olabilir.

  En üst düzeyde öğrenmeleri  teşvik edilmeli ve bağımsızlık duygularını kazanmaları sağlanmalı.

  Sınıf arkadaşlarıyla uyum sağlaması için oyunlara dahil edilmeli.

  Grup çalışmalarında sorumluluk almaları ve eğitsel kollarda aktif görev yapmaları sağlanmalı.

  Okula geliş ve gidişlerinde sınıf arkadaşlarından yardım almaları sağlanmalı.

  Özgüveninin gelişmesi için sınıf içinde sorumluluklar verilmeli.

GÖRME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

  Yazılı yoklamalarda yeteri kadar zaman verilmeli.

  Çizimli ve şekilli sorulardan muaf tutulmalı.

  Farklı zamanlarda sınav yapılabilir. Alt sınıflardan bir öğrenci yazması için görevlendirilebilir.

  Sınav yeri sınav için uygun olmalı(Kantin, öğretmenler odası gibi yerlerde olmamalı).

  Braille – kabartma  yazı olarak verilen yanıtlar sınavdan hemen sonra öğretmenin öğrenciye  okutmasıyla değerlendirilmeli.

  Ders esnasında teyp vb ses kayıt cihazlarını kullanmasına ve yazılı yoklamalarda daktilo, bilgisayar  gibi cihazlardan yararlanılmasına izin verilmeli.

  Değerlendirmede yazılı sınav yerine  sözlü sınavlar tercih edilmeli.

 

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

AĞIR DÜZEYDE ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERİN AİLELERİNE ÖNERİLER

Her şeyden önce çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Onu olduğu gibi kabul etmeniz yapacağınız çalışmalarda size en büyük yardımcıdır.

Var olan yeteneklerini en iyi kullanılabilir duruma getirin.

Anne baba olarak birbirinizi suçlamayın.

Ağır düzeydeki çocuklar görmek ve işitmekten çok, yaparak öğrenirler. Öğrenmede işitme ve görme önemli olmakla birlikte, yaparak öğrenme yöntemi daha yararlı ve sürekli sonuçlar alınmasını sağlar. Çocuğun evdeki faaliyetlere katkıda bulunmasını sağlayın, örneğin; yattığı yatağı düzeltmesi, masaya bardak ve tabak yerleştirmesi vb.gibi.

Ağır düzeydeki çocuklar başkalarının istediklerini değil, ilgi duydukları şeyleri öğrenirler.

Pratik hayatta kendine yetecek kadar temel beceri ve alışkanlıkları kazandırmak gerekir. (Yemek yeme, tuvalet alışkanlığı vb.gibi.)

Özellikle el,saç,yüz,beden, giysi temizliğine dikkat edin. Unutmayın ki eli yüzü pis,kötü giyimli ve kokulu bir çocuk normal  zeka düzeyinde olsa da toplum tarafından kolay kolay kabul edilmez.

Aşırı koruyucu ve kollayıcı tavırlarla bağımsızlıklarını engellenmeyin.Yapabileceği işleri yapmasını sabırla bekleyin.

Ağır düzeydeki çocuklar kolay kandırılacakları için; kötüye kullanılmasını, istismar edilmesini önleyici tedbirler almak gerekir.

Boş zamanlarını yararlı bir şekilde değerlendirmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunmasını sağlayın.(Televizyon seyretmek, arkadaşlarıyla oyun oynaması)

Her yaşantı her çocuk için ayrı bir anlam taşır. Çocuğunuzun toplumla etkileşmesini ve değişik yaşantılarda bulunmasını sağlayın.

Çocuğunuzun başarılı çalışmaları mutlaka görün, değer verin ve gerekirse ödüllendirin.

İleri derecede zihinsel engelli çocuklarda yaralayıcı davranışlar; saçını çekme, kafasını vurma v.b. davranışlar ortaya çıkmaktadır. Bazı uzmanlara göre bunun nedeni çocuğun çevresel ve sosyal uyaranlardan aşırı derecede soyutlanmasıdır. Bu durumda çocuk gereksinim duyduğu ancak çevresinden alamadığı uyaranları kendisi yaratmaktadır. Çocuğun kendine zarar verici bu davranışlarını azaltmak için çocuğa uyarıcı zenginliği sağlayın.

İleri derecede zihinsel engelli çocuklar bir defa da pek çok kavramı öğrenemezler, bu nedenle kavramlar çocuğa tek tek öğretilmelidir. Bir kavramı iyice öğrenmeden diğerine geçmeyin.

Çocuğu, kısa, basit ve somut komutlara alıştırın.Olumsuz ifadelerden kaçının, daha çok olumlu ifadeler kullanın.

Acele ve telaşlı emirler yerine sakin ifadeler kullanılmalıdır.

Güven sarsıcı durumlardan(sözlerden,isteklerden) kaçınılmalıdır. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamayın, davranışlarından ötürü eleştirmeyin, şiddete (dayağa)baş vurmayın bu tür yaklaşımlar işinizi zorlaştırır ve eğitimini olumsuz yönde etkiler.

İleri derecede zihinsel engeli olan çocuğunuzu dışarı çıkarmanız, normal zeka düzeyindeki yaşıtlarının ev dışı ortamlarda görerek yaşayarak öğrendiklerini onun da  öğrenmesi için gereklidir. Kendinizi ve çocuğunuzu toplumdan uzak tutmayın.

Çocuğunuzda hiçbir değişme gözlemiyorsanız ya da hiçbir gelişme olmadığını düşünüyorsanız, hiçbir yeni beceri öğrenemiyorsa öğretmeniyle, doktoruyla, diğer anne-babalarla görüşün. Böylece aksayan noktayı, problemi bularak onun eğitiminden maksimum derecede yararlanmasını sağlamış olursunuz.

Çocuğunuzun zihinsel yetersizliği nedeniyle yeteneklerinin sınırlı,yaşıtlarından geri olduğunu unutup, ondan yapamayacağı şeyleri beklemeyin.

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ

( Zeka Geriliği )

Zihinsel yetersizliği olan çocuklarda; doğum öncesi ,doğum sırası ve sonraki  süreçte çeşitli nedenlerden kaynaklanan ve süreklilik gösteren “ zihinsel,sosyal ,psiko-devimsel” gelişim alanlarında “ yavaşlama,duraklama,gerileme” söz konusudur.

Bu nedenle normal eğitim programlarından yararlanamazlar; seviyelerine uygun özel eğitim programlarına ihtiyaç duyarlar.

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN NORMAL ÇOCUKLARA GÖRE YETERSİZLİK GÖSTERDİĞİ ALANLAR:

  Temizlik alışkanlığı kazanma.

  Öz bakımını yapma.

  İnce ve kaba motor gelişimi.

  Konuşma gelişimi. (Telaffuz, sözcükleri yerinde kullanma,cümle kurma ve anlatılanı anlama )

  Duygusal gelişim. (Bulunulan ortama uygun duygusal tepki göstermede yetersizlik )

  Bilişsel gelişim.

ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERİN ÖZELLİKLERİ
  Bir hastalık olarak tanımlanamaz,tedavisi yoktur,sürekli bir durumdur.

  Ağır ve az öğrenirler.Birçok uyarana çok az tepkide bulunurlar.

BD14578_

  Okuma mekanizmasını daha geç kavrarlar.

  Anlama ve kavramaları geç olur. Bu yüzden kendilerine verilen ödev ve görevleri yerine getirmekte güçlük çekerler.

  İki objeyi birbiri ile karşılaştırmakta güçlük çekerler.

  Kelime dağarcıkları yaşıtlarına göre normalin altındadır.

BD14578_

  Fikirlerden çok eşyalarla meşgul olmayı tercih ederler.

  Çoğunlukla davranışları ataktır.Önce yapar sonra düşünürler.

  Korkulu ve endişelidirler.

  Kurallara uymakta güçlük çekerler.

  Temizlik yönünden gereken titizliği gösteremezler.

  Aritmetik çalışmalarda güçlük çekerler,dört işlemi ancak somut örneklerle algılayabilirler.

BD14578_

  Pekiştirilmediği takdirde öğrendiklerini daha çabuk unuturlar.

  Akademik  gelişimleri çok yavaştır. Akademik alanlarda yaşıtlarına göre belirgin bir gerilik gösterirler.

  Çevrelerine uyumları yaşıtlarına göre geç ve güç olur,yeni ortamlara girmekten hoşlanmazlar.

BD14578_

  Öz bakımlarını yapmada ,ince ve kaba motor gelişimlerinde yaşıtlarına göre geridirler ve beceriksizdirler.

  Duygu ve düşüncelerini açık ve bağımsız ifade edemezler.

  Sosyal ilişkileri zayıf,dar çerçeveli ve kısa sürelidir.

  Bedensel gelişim daha ağır bir seyir takip eder,akranlarından daha zayıf ve kuvvetsizdirler.

  Normal yaşıtlarına kıyasla daha çabuk ve sık hasta olurlar, çeşitli sağlık problemleri vardır. Kendilerini korumayı normal zeka düzeyindeki çocuklar gibi bilemezler.

  Zihinsel geriliği olan çocuklar psiko-devimsel alanda belirli derecede gerilik gösterirler, büyük ve küçük kaslarını kullanmada beceriksizlik gösterirler. El-göz işbirliği geç ve güç sağlanır. Ritimlere uymada zorlukları fazladır. Ritmik hareketlere alıştırmak; çok fazla tekrar ve olumlu teşvik etmeyi gerektirir.

  Çabucak paniğe kapılırlar, ilgileri geç ve sınırlı olarak gelişir, dikkat süreleri kısıtlıdır.

  Dikkat süreleri kısa ve dağınıktır. Devamlı izleme, teşvik ve değişiklik isterler. Bir ders konusu ne kadar cazip olsa da etkinliklere kısa süreli katılırlar.

  Zaman kavramı çok geç ve güç gelişir. Saat ,gün,hafta ,ay ve yılı tanıtmak ve kavratmak zordur.

  Konuşmaya geç başlarlar. Konuşma gelişimleri zeka gerilik dereceleri ile oranlı olarak yavaş gelişir. Akranları ile iletişim kurmada zorluk çekerler. Onun için daima kendi seviyelerinde konuşan küçük çocuklarla ilişki kurar ve anlaşabilirler.

  Bu çocuklar genellikle öğrendikleri şeyleri benzer durumlara transfer ederek bilgi ve becerilerini üretmek yeteneğinden yoksundurlar.

  Geç ve güç dostluk kurarlar, dostlukları kısa sürelidir, gelip geçicidir.

  Sosyal faaliyetlere karşı ilgileri azdır. Çok az sayıda sosyal faaliyete katılırlar.

  Kendilerine güvenemezler, genellikle başkalarına dayanmayı tercih ederler. Bağımsız hareket etmekten çekinirler.

            NOT:Yukarıda sıralanan özellikler, hafif düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklara oranla, orta düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olanlarda daha yoğun görülür.

            Ağır düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocukların eğitimlerinde ise, daha çok öz bakım becerilerini kazandırma programları ağırlıktadır. Bu düzeyde zihinsel yetersizliği olan çocukların, akademik alanlarda okumayı öğrenmesi, matematik becerileri kazanması beklenmemelidir.Bu çocuklar, normal düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklarla aynı eğitim ortamında eğitim göremezler.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

ŞirinyalıMh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

0 (242) 316 98 99

0 532  747 04 45

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR

  Genel olarak beden yapıları ve genel sağlık durumları yaşıtlarına oranla üstündür. Konuşma, yürüme ve diğer devinimsel etkinliklerde erken gelişme görülür.

  Çabuk ve kolay öğrenirler, sözcük dağarcıkları zengindir. Zihinden yapılacak işlemleri kolaylıkla yaparlar. Genelleme yapmada, ilişkileri görmede, bilgilerin transferinde,mantıksal çağrışımda ileridirler. Duyduklarını, gördüklerini, okuduklarını, uzun zaman belleklerinde tuttuklarından kolay hatırlarlar. İlgi alanları geniştir. Birçok olayın nedenini, niçinini öğrenmek isteği olduğundan  çok soru sorarlar. Pratik bilgileri çoktur ve yaratıcıdırlar. Hazırcevap, uyanık ve girişkendirler.

  Genellikle arkadaşları arasında popülerdirler. Liderlik özellikleri vardır.yeni ve değişik durumlara kolay ve çabuk uyum sağlarlar. Sosyal etkinliklere, sportif etkinliklere, resim, müzik çalışmalarına katılımları fazladır. Nüktedandırlar, sorumluluk duygusuna sahiptirler. Haksızlık ve adaletsizliğe dayanamazlar. Sosyal ve politik sorunlara ilgi duyarlar.

ÖNERİLER

  Üstün yetenekli çocukların yaşıtlarına göre farklı bir eğitim almaları gerekmektedir. Bu farklı eğitim sınıf atlatma biçiminde sunulduğunda çocuk için bazı sakıncaları da beraberinde getirmektedir. Çocuğun kapasite açısından gösterdiği üstünlük fiziksel, sosyal, psikolojik alanlarda aynı oranda olmayabilir. Bu da çocuğun sorun yaşamasına yol açabilir.

  Üstün yetenekli çocuklara zenginleştirilmiş ders programları ile eğitim  verilmesi  daha yararlı olacaktır. Öğretmen, programa üstün yetenekli öğrencilerin öğrenme stillerine ve gereksinimlerine uygun problem çözme, güdüleme, seçimlik etkinlikler katabilir. Sınıfta öğrenci merkezli bir eğitim uygulayabilir. Yeteneklerini geliştirmesi için ortamlar hazırlayabilir.

  Üstün yetenekli çocuklar olaylara çok çeşitli açıdan yaklaşıp, çeşitli çözüm yolları bulabilirler. Bu özellikleri ve yetenekleri ön plana çıkartılmalı ve bu yönde çalışmalar yapmaları için teşvik edilmelidirler.

  Bu çocukların yaşıtlarından daha iyi akıl yürütüp, yorum yapıp, sözel ifadelerde bulunmaları yanıltıcı olmamalı, bu çocuklardan her durumda yetişkin davranışları beklenmemeli; çocuk oldukları unutulmamalıdır.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

ŞirinyalıMh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

0 (242) 316 98 99

0  532  747 04 45

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

BEDENSEL YETERSİZLİĞİ VE SÜREĞEN HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLAR

“Yaşam sürekli bir çabadır ve çabanın olmadığı yerde yaşam yoktur; yalnız kayıplar vardır.”

Bedensel yetersizlik; kas, iskelet ve eklemlerin işlevlerini yerine getirememesi durumudur.

Bedensel yetersizlik ve süreğen hastalıklar, tıbbi açıdan; kas-iskelet ve eklemlerde ortaya çıkan yetersizlikleri, hastalıklar ve kazalar sonucu sinir sisteminin zedelenmesini ve kronik sağlık problemlerini kapsamaktadır.

Bedensel yetersizliği ve süreğen hastalığı olan çocuklar; bedensel sınırlılıklarından ya da sağlık sorunlarından dolayı okula devamları aksayan ya da öğrenebilmeleri için özel hizmet, öğretim ve donatım gereken çocuklardır.

Bu çocukların sınırlılıkları daha çok devinimle ilgili olduğundan, eğitimleri evde, hastane okullarında ya da özel eğitim okullarında olabilir. Bunun yanı sıra normal okullarda da eğitim görebilmektedirler.

Normal okulda eğitim görüyor olmak, engelli öğrenciye; sınırlılıklarını kabul etmeyi, erken yaşlardan itibaren yaşam sorunlarıyla baş etmeyi, çözüm yolları üretmeyi ve yetersizliği olmayanlarla yaşamayı öğretir. Diğer öğrencilere ise; bedensel engelin, çocuğun  kişiliğinin sadece bir bölümü olduğunu,bunun yanında bedensel engelli arkadaşlarının daha pek çok olumlu özellikleri olabileceğini  ve farklı bireylerle bir arada yaşamayı öğretir.

Böyle bir deneyim hem engelli birey hem diğer öğrenciler ve öğretmenler için insancıl ve ödüllendirici bir yaşantı olacaktır.

TÜRLERİ

Merkezi sinir sisteminin zedelenmesi sonucu ortaya çıkan engeller (Merkezi sinir sisteminin-beyin ve omuriliğinin zedelenmesi).Beyinsel İnme (Cerebral palsy-Kasıntılı beyin felci ),Epileptik nöbetler, Bel Kemiği Bozukluğu Felci (Spina bifida),Polio (Çocuk felci),Çoklu Sklerosis

Kas-iskelet sisteminin hastalıktan etkilenmesi sonucu ortaya çıkan yetersizlikler (Adale erimesi,düz  tabanlık gibi.)

Doğuştan oluşan bedensel yetersizlikler (Kalça çıkığı, kalp bozukluğu, doğuştan anne karnında gelişememe,uzuvlardan birinin olmaması gibi.)

Kazalar ve diğer hastalıklar sonucunda ortaya çıkan bedensel yetersizlikler (düşme, yanma, zehirlenme ve trafik kazası gibi.)

Değişik pek çok süreğen hastalık ( Kanser, tüberküloz, ateşli romatizma ve şeker gibi.)

ÖZELLİKLERİ

Bedensel yetersizliği ve süreğen hastalığı olan çocuklara yönelik özel eğitim sürecinde;  doktor ,öğretmen ve aile işbirliği gerekir.

Bedensel yetersizliği olan çocuklar aynı zamanda öğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu ve uyum sorunları da gösterebilirler.

Çoğunlukla normal zeka düzeyindedirler.

Sıklıkla doktor takibi nedeniyle hastaneye gitmeleri gerektiği için okula devamsızlık sorunu yaşarlar.Bu ise okul başarısını olumsuz yönde etkileyebilir.

Bedensel yetersizliklerine yönelik ailenin ve çevrenin olumsuz tutumlarından dolayı öz güvenleri düşük olabilir.

Yine aynı nedenlerle sosyal etkileşim ve kişisel uyum sorunu yaşayabilirler.

Süreğen hastalığı olan çocuklarda gelecek kaygısı olabilir.

ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER

Tedaviyi sürdüren doktor ve aile ile işbirliği yapılması önemlidir.

Kendine güven ve uyum sorunları olabileceğinden arkadaş edinmeleri desteklenmelidir.

Çocuğun kendini olduğu gibi kabul edebilmesi için özelliklerine uygun, sosyal ve sportif aktivitelere yönlendirilmelidir.

Sürekli kullanması gereken bir ilaç varsa bunun takibi konusunda dikkatli olunmalıdır.

Çocuğun yetersizlik ya da hastalığından kaynaklanan sıkıntı ve kaygısı varsa bir uzmanla (çocuk psikiyatrisi, psikolog, psikolojik danışman gibi) işbirliği yapılmalıdır.

Bina ile ilgili fiziksel şartlar düzenlenmelidir.( Tekerlekli sandalye için yol düzenlemesinin yapılması, sınıfın binanın giriş katında ve tuvalete yakın bir yerde olması, sınıf tahtasında ve tuvaletlerde tutunma yerleri olması, kaygan zeminlerde önlem için lastik döşeme yapılması vb. gibi.)

Çocuğun fizyolojik ihtiyaçları ile ilgili bir yakınının sınıfa yakın bir yerde beklemesi sağlanabilir.

Çocuğun özelliklerine göre öğretim ve değerlendirme yöntemleri belirlenmelidir. Örneğin;ellerini kullanmakta zorlanıyor ise çoktan seçmeli  test ve sözlü sınav yapılabilir.

Çocuğun özelliklerinin olduğu gibi kabul edilmesi ve acıyarak yaklaşılmaması önemlidir.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist &  Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

0 (242) 316 98 99

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

OTİZM

Otizm; yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan, gelişimde gecikme ya da sapmaların olduğu, “gelişimsel sendrom” olarak tanımlanan bir nöro-psikiyatrik bozukluktur.Gelişimsel sendrom oluşu nedeniyle , yaşam boyu sürdüğü için; otizm bir “engel” türü olarak ifade edilir.Otizmde görülen belirtiler 3 temel grupta yer alır:

  Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk

  Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk, sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal gücü yetersizliği

  Basmakalıp, tekrarlayıcı davranışlar; ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı

            İlk defa 1943 yılında tanımlanan, otizmin nedeni konusunda tıp dünyasında henüz bir kesinlik yoksa da; son on yıldır yapılan araştırmalar otizmin biyolojik bir kaynağının olduğu yönünde bulgular vermektedir.Beyin yapısındaki bazı bozukluklar, beyincik gelişiminde bozukluk, gen ve kromozomlardaki sorunlar otizmin nedenleri arasında düşünülmektedir. 

            Görülme sıklığı on bin  kişide 4 – 5  olup erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir.

OTİZM NE DEĞİLDİR ?

  Duygusal yosunluk ya da emosyonel stres sonucu değildir.

  Sosyal temastan kaçınmak için inatçı bir arzu değildir.

  Anne-babanın reddinden ya da soğuk ebeveynlikten kaynaklanmaz.

  Bir ruhsal bozukluk ( akıl hastalığı  ) değildir.

  Herhangi bir sınıfa özgü değildir.

  Bazı dar alanlarda özel yetenekleri olmasına karşın, otistiklerin zekaları yanlış anlaşılmıştır.

  Tamamen tedavi edilemez ama gelişme ve iyileşmeler gözlenir.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ

  Otizmle birlikte % 60-70 ‘inde zeka sorunları, % 33’ünde epilepsi, görme sorunları,işitme sorunları, kabızlık, alerji sorunları da görülebilir.

  Göz  teması  yoktur ya da kısa sürelidir ya da sabit ve delip geçen bakışları vardır.

  Diğer insanlarla sosyal etkileşimleri yoktur ya da tanıdık ve yabancı ayırt etmeksizin etkileşimde bulunurlar.

  Bazen anne – babaya ; yabancı insanlara davrandıkları gibi davranırlar.Anne-babayı tanıdığını belli etmeme ya da  coşkuyla karşılık vermeme görülür.

  Çevrelerindeki insanları ( anne – baba dahil ), birer araç olarak mekanik biçimde kullanırlar.Örneğin; annenin elinden tutup istediği şeye ulaşmak için götürmek gibi.

  Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istemezler. ( Bu gibi durumlarda itme, kasılma vb. türden hareketler gözlenebilir.)Ya da bazen yer, zaman, kişi ayırt etmeksizin dokunurlar.

  Karşılılıklı gülümseme yoktur ya da azdır.

  İsteklerini parmakla gösterme yoktur.Bunun yerine yetişkinin elini istediği şeyin üstüne koyar.

  Parmakla gösterilene bakmazlar.

  Sevinçlerini, başarılarını ya da hoşuna giden şeyleri insanlarla paylaşmazlar.

  Çevresindeki insanları fark etmezler ve ilgilenmezler.Fark etseler bile bu kez de insanların duygu, düşünce, istek ve ihtiyaçlarını fark edemezler.

  Seslenildiğinde adlarına tutarlı olarak bakmazlar.

  Akran ilişkileri yoktur ya da bu konuda sorunlar vardır.

  Sosyal kuralları anlamada ve uymada güçlükleri vardır.

  Selamlaşma ve vedalaşma hareketlerini yapamazlar ya da farklı biçimde yaparlar ( ters yönde el sallamak gibi).

  Canları yandığında yardım ve şefkat aramazlar.

  Sır tutamazlar, yalan söyleyemezler, saf ve dürüst oldukları için kolaylıkla kandırılabilirler.

  Empati (kendini başkalarının yerine koyma) kuramazlar.

  Konuşma hiç yoktur  ya da   yeterli sözcük dağarcığına sahip değildirler.

  Karşılıklı diyalog kurmada  yetersizlik gösterirler.Bazen monolog halinde konuşurlar.

  Konuşmanın içeriği ve şeklinde normalden farklılık söz konusudur.Anlamsız ve uydurma sözcükler,tekrarlayan sözcük ve cümleler, bir sözcüğü başka bir sözcük yerine kullanma gibi.

  Konuşmada hiç  kimseye hitap etmezler ve kimseden  cevap beklemezler, söyledikleri, işittikleri  ile ilgili değildir. Konuşma monotondur, ses tonu, ritmi, ses hızı ve vurgusunda problemler görülür. 

  Kendilerine söylenen bir şeyi aynen tekrarlamaya sıklıkla rastlanır.( Ekolali; yankı konuşması) Örneğin; “ Bir  kurabiye  ister misin?“ sorusuna “ Bir  kurabiye  ister misin?“ diye cevap verirler. Ya da “sütünü iç   Ayşe”  dediğinde çocuk  “sütünü iç   Ayşe”  der.

  Şahıs zamirlerini karıştırırlar. Kendinden “ben” yerine “sen” diye bahsederler.Örneğin;su içme isteğini “su istiyorsun”ya da kendi ismini kullanarak “Ali su istiyor”gibi ifade eder.

  Çok nadiren “evet” ve “hayır”  kelimelerini  kullanırlar.

  Çoğu zaman soru soramazlar.Sorulara cevap vermekte zorlanırlar.

  Eş anlamlı ya da zıt  anlamlı kelimeleri karıştırırlar.

  Soyut kavramları, kelimelerin mecazi anlamlarını, deyimleri, esprileri anlayamazlar.Örneğin; “çenen düştü” deyimini somut biçimde anlarlar.”komşu komşunun külüne muhtaçtır”deyimini kül ihtiyacı olarak yorumlarlar.

  Oyun oynama becerileri farklıdır. Oyuncaklarla amacına uygun oynayamazlar.Örneğin;arabayı sürmek yerine tekerleklerini döndürmek gibi.Hayali (sembolik) oyunları oynayamazlar.Sembolik oyunu oynayabilenlerde ise senaryolu (rollü;evcilik gibi) oyun oynama becerisi görülmez.

  Akranlarıyla grup oyunları oynayamazlar.Oyuna katılabilseler de kurallarını anlamakta  zorlanırlar.

  Sıklıkla tekrarlanan  davranışlar(stereotipi) söz konusudur.Örneğin; durmadan  tabak ya da herhangi bir cisimi döndürme, vücudunu  ileri – geri/sağa-sola sallama, kendi etrafında dönme, parmaklarını gözleri önünde hareket ettirme, kollarını kanat gibi çırpma,parmakları ile havada birtakım şekiller oluşturma, ellerini ritmik hareketlerle vücudunun herhangi bir yerine  ya da herhangi bir yere vurma vb.)

  İlgilerini en çok; dönen, hareket eden nesneler, renkler, ışık  ve  gölge yansımaları çeker.

  Belirli bir nesneye, alışılmışın dışında bir ilgi ve bağlılık gösterirler ve bu nesnelerle tekrarlayan bazı hareketler yaparlar.Örneğin; kredi kartı, şampuan şişesi, metalik ve ışıklı dönen nesneler gibi objeleri elinde tutma, evirip çevirme, döndürme, sıraya dizme gibi uğraşlar içinde olurlar.Bunlar ellerinden alındığında öfkelenirler.Ya da öfkeli ve sıkıntılı olduklarında ancak bunlarla sakinleşirler.

  Daralmış bir ilgi alanları vardır.Örneğin; müzik, klipler, sayılar, logolar, amblemler, reklamlar vb.

  Aynılığı korunmasında ısrarcıdırlar, değişikliğe tepki gösterirler.Örneğin; ev ya da okul ortamdaki eşya ve düzen değişikliği,aynı kıyafeti giymek isteme, bir yere giderken hep aynı yoldan gitmek isteme, gibi. Bazı otistikler ise bu değişiklikleri fark etmeyebilirler.

  Aşırı titiz, düzenli ve detaycı olabilirler.Örneğin; duvardaki küçük bir lekeyi bile fark edebilirler.

  Nesnelerde ve insanların giysilerinde bazı ayrıntılarla yoğun biçimde ilgilenirler.

  İnsiyatif kullanamazlar. Karar vermekte zorlanırlar.

  Kelimeler bazen soyut geldiği için, söylenenleri anlamakta ve yapmakta zorlanırlar.

  Taklit yetenekleri zayıftır. Bu nedenle öğrenmede büyük zorluk yaşarlar.

  Dikkatleri çabuk dağılır ve kısa sürelidir.

  Öğrenme sorunları vardır:

      -Kalıp halinde öğrenirler.

-Sıralama yapmada zorlanırlar.Örneğin; 5 ten sonra hangi sayının geleceğini bilemezler.

-Bütünden ziyade ayrıntıya dikkat ettikleri için bağlantı kurmakta ve öğrendiklerini bütünleştirmekte zorlanırlar.

-Yargılama becerileri akranlarının düzeyinde değildir.

-Okuma ve yazma öğrenirken gramer vb hataları olabilir.Bazen erken yaşta anlamını bilmeden okuma (hiperleksi) görülür.

-Sağ-sol, önünde-arkasında gibi yönleri ve mekansal kavramları öğrenmekte zorlanırlar.

  Bazı alanlarda özel becerileri ve yetenekleri olabilir.Bu alanlar;

-Müzik ( konuşmadığı halde şarkı söyleme, enstrüman çalma gibi)

-Bellek (reklam sloganları, plakalar,yollar, logo ve amblemler vb.)

-Sayılar ve sayısal ilişkiler (güç matematik işlemlerini akıldan yapabilme gibi)

-Mekanik (çok parçalı yap-bozlar, bilgisayar, teknik aletler, mekanik oyuncakları söküp takabilme gibi)

-Resim yapma

  Bazı uyaranlardan (yüksek ses, ışık vb.) rahatsız olurlar.

  Acıya, ağrıya ve soğuğa karşı tepkileri ilgisizlikten aşırı hassasiyete varan iki uç arasında gidip gelebilirler.

  Çevrelerindeki gerçek tehlikelerin farkında değildirler.Ya da kendilerini koruyamazlar.

  Kafasını vurma, ellerini ısırma gibi davranışlarla kendilerine zarar verebilirler.

  Kendine özgü, abartılı ve uygunsuz korkular görülebilir.

  Çevreye zarar veren davranışlar, huysuzluk ve öfke nöbetleri,isteklerinin engellenmesine karşı tahammülsüzlük gibi davranış problemleri görülebilir.

  Yemek problemleri vardır.Örneğin; çiğnemekte güçlük çekebilir, katı yiyecekleri reddedebilir, tek bir yiyeceğe takılıp kalabilirler.

  Tüm gece uyanık kalma, az ya da çok uyuma,  anne ile yatma isteği gibi uyku problemleri söz konusu olabilir.

  Bazıları aşırı hareketli iken bazıları ise kas gücü yokmuş gibidirler.

  Sebepsiz ve uygunsuz ağlama ve gülmeler görülebilir.

Otistik çocukların  özellikleri, yetenek ve becerileri  geniş bir yelpaze içinde dağılım gösterir. Bu nedenle yukarıda sözü edilen belirtiler ve özelliklerin hepsi her otistik çocukta görülmeyebilir.Bu şekilde zeka düzeyi iyi ve otistik özellikleri az olan çocuklar için, “yüksek işlevsel otizm” ifadesi kullanılır.

Otizmde, erken teşhis  ve erken müdahale çok önemlidir.Ancak henüz otizme yönelik kesinleşmiş bir tedavi yoktur.Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel bozukluktur.Bazı belirtiler ortadan kalkabilir ve iyi bir eğitimle otistik bireylerin uyum yetenekleri ve becerileri geliştirilebilir.İlaç tedavisi; özellikle yoğun hareketlilik, uyku sorunları, yoğun davranış sorunları, yeme sorunları, kendine ve çevresine zarar veren  davranışlar, sıkıntı ve kaygı gibi durumlarda kullanılır.Ancak tüm uzmanların ortak görüşü; en etkin yöntemin gerektiğinde ilaç tedavisiyle de desteklenen “eğitim” olduğudur.

Yaşları ilerledikçe; çevreye ilgilerinin arttığı, değişikliklere daha az direnç gösterdikleri, davranış problemlerinin azaldığı, kendilerini tehlikelerden korumaya başladıkları görülür.Otistik belirtilerin zamanla  azaldığı görülse de, genelde tümden yok olmadığı bilinmektedir; sosyal beceri ve iletişimdeki sorunlar devam eder. Genelde bu çocuklar, yaşamlarının her döneminde bir ölçüde gözetime ihtiyaç duymaktadırlar.Zeka düzeyi ,dil gelişimi, ailenin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olarak, bağımsız bir yaşam ve kendine yeterli olma, bir iş sahibi olma çok  az sayıda  otistik için ( %1-2’si) mümkün olabilmektedir.

Unutmamak gerekir ki  otizm, otistik çocukların tek özelliği değildir.O da hepimiz gibi değişik yönleri olan bir kişiliğe sahiptir.Karşılaşılan her sorunu otizme bağlamak uygun değildir.

Otistik çocuklara; önce bir birey gibi, daha sonra otizm belirtileri nedeniyle öğrenme becerileri engellenmiş bir çocuk gibi davranılmalıdır.

OTİSTİK ÇOCUKLARIN EĞİTİMLERİNDE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER

  Sınıfınızda “otistik” bir çocuk varsa,her şeyden önce bu çocuğun zihinsel engelli,işitme engelli ya da bu durumun bir akıl hastalığı olmadığını, bu tür çocukların sevgi dolu,anlayışlı,kabul gören ve doğru bir yaklaşımla; kapasitelerini ortaya çıkarabileceklerini bilmemiz gerekmektedir.

  Otistik çocuklar,yeni karşılaştıkları ortamlarda tedirgin olacaklarından ve okul yaşantısı da onlar için yepyeni bir ortam olacağından, ailenin; okul açılmadan önce, öğretmeni, okul müdürü ve idarecilerini, okul binasını ve okuyacağı sınıfı çocuğa tanıtması önemlidir.

  Öğretmeni olarak, kendi resminizi aileye verin, bu resmin büyütülerek, çocuğun odasına asılmasını  sağlayın.

  Okul açıldıktan sonra,tüm sınıf öğrencilerinin toplu resimlerini, aynı şekilde aileye ulaştırın ve çocuğun odasına koyulmasını sağlayın.

  Çocuğun okula gelirken sevdiği bir oyuncağı ya da bağımlılık duyduğu nesneyi, yanında getirmesine izin verin .Ancak sınıfın ve kendisinin dikkatini dağıtacak şekilde davranmasını engelleyin (getirdiği nesneyi ders saati içinde çantasının içinde,cebinde ya da sıranın içinde tutmasını sağlayın). Çocuğun olmadığı bir zaman seçin ve çocuğu, diğer sınıf öğrencilerine tanıtın ve yardımcı olmalarını isteyin .”Arkadaşınızın  hareketlerini taklit etmeyin, gülmeyin, alay etmeyin,onun özel durumundan dolayı yapılan özel uygulamaları sizde talep etmeyin”şeklinde açıklama yapın.

  Aynı şekilde diğer çocukların velilerini toplayarak otistik çocuklarla ilgili bilgiler verin ve  yardımcı olmalarını isteyin.

BD14578_

  Otistik çocuğun ailesi ile yakın  işbirliği içine girin.

  Otistik çocuklar, çoğu kez öğrendikleri davranışları, kendilerine öğreten kişiden  başkasına kullanamaz.Yani genelleme ve transferde güçlükleri vardır.Evde öğrendiğini okulda, okulda öğrendiğini evde kullanamaz.Bu nedenle çocuğun davranışları ile ilgili anekdotlarınızı yazacağınız bir defter tutun. Ailesine böyle bir defter tutmasını sağlayın ve bunların içeriklerini haftada bir karşılıklı konuşarak paylaşın.

  Çocuğu sınıf içinde ilk üç sıradan birine oturtun.Özellikle duvar tarafına ve yanına özel seçilmiş,yardıma hazır  bir öğrenci ile birlikte oturtmaya özen gösterin.

  Çocuk nasılsa anlamıyor,duymuyor,ilgilenmiyor düşüncesi ile yanında ya da duyabileceği ortamlarda otizm ile ilgili ve çocuğun davranışları ile ilgili konuşmaktan kaçının.

  Nasılsa  konuşmuyor diye söz hakkı vermemezlik etmeyin.Soracağınız soruları,kısa     kalıplar halinde ve kısa cevaplar verilecek şekilde seçin.(Örneğin:19  Mayıs1919’da Atatürk nereye çıkmıştır?ya da 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan kimdi? gibi)

  Çocuk bir kelime söyleyip  devamını getiremiyorsa onun cümlesini tamamlayın. (Örneğin19 Mayıs 1919’da ne oldu sorusuna;”Samsun”cevabı aldıysanız,bu tarihte Atatürk’ün Samsuna  çıktığını anlatmak istiyorsun evet doğru …..gibi)

  Mümkünse yazılı ve sözlü yoklamaları test tipinden ya da “evet”, “hayır” tipinde sorulardan  oluşturun.

  Çizgisiz bir defteri geniş aralıklı çizgiler çizdirerek (ailesine çizdirebilirsiniz) kullanmasını sağlayın.

  Yazılı yoklamalarda,çocuğun daha iyi algılayabilmesi için,soru cümleleri arasındaki satırları daha geniş tutun,ayrıca cevap için  ayrılan boşluğun,diğer çocuklarınkinden daha geniş olmasına özen gösterin.

  Otistik çocuklarda el-göz koordinasyonunda bozukluk olduğundan, çocuğu düzgün yazmaya zorlamayın.

  Bu çocukların kısa sürede dikkatleri dağıldığından belli aralıklarda dersten çıkmalarına izin verin.

  Teneffüste ve dersten çıktıklarında,(aile tarafından ya da okul idaresi tarafından sağlanan)destek bir kişi ya da  destek öğretmen gözetiminde olmalarını sağlayın.

  Çocuğun hangi dersten  zevk aldığını tespit edin (muhtemelen sözel derslerde daha çabuk sıkılırlar) zevk aldığı derslerden sınıftan çıkarmanıza gerek kalmaz.Özellikle beden eğitimi, resim,müzik gibi aktivite derslerinden dışarı çıkartmayın.Dersten çıkarmayı belli bir süre için yaptığınızı vurgulayın. Çocuk bu süre sonunda tekrar sınıfa döneceğini bilmelidir.

  Sınıfındaki bazı öğrencilerle “arkadaşınızla birlikte gezin,ip atlayın,aranıza alın”gibi örgütlemeler yapın.

  Otistik çocuğa acıma duyguları ile yaklaşmayın,kayırmaya  çalışmayın.

BD14578_

  Diğer çocuklara uyguladığınız kuralları,bu çocuğa da uygulayın.

  Çocuğun tekrarlama (sallanma vb.) hareketlerini  durdurun.(Soru sorarak dikkatini başka yöne çekerek vb.)  

  Gözleri boşluğu bakıyorsa, dikkati dağınıksa ;el çırparak ya da bir yere vurup ses çıkartarak dikkatini tekrar uyandırın.Baktığından emin olun. Gerekiyorsa elinizle başını çevirin.Uyarılarınızla otoritenizi ortaya koyun.Uyarılarınızı kısa komutlarla yapın. Örneğin; “Doğru davranmadın, kızdım.” ya da “Düşünmeden davranıyorsun, sana kızıyorum” ya da “Hayır! Otur yerine!”gibi.

  Uyarınıza tepkisiz davranıyorsa yanına gidip yerine oturmasını sağlayın.Yine kurala uymuyorsa süre vererek sınıf dışına çıkarın.(Ders başında ise;”10 dakika dışarıya çık!”, ders sonunda ise; “teneffüse kadar dışarı çık!” denilebilir.)

BD14578_

  Yapabileceği görevler verin.(Tahtayı sil,defteri getir,haritayı getir,tebeşiri kutuya koy vb.gibi.)

  Olumlu her davranışında ödüllendirin.Örneğin; sınıf tarafından alkışlanması, öğretmeninin “aferin” demesi, “ne güzel yaptı değil mi çocuklar?” sorusuna sınıfın “evet” demesi gibi sosyal ödüller kullanın.Ancak çocuğun özelliğine göre bazen sevdiği bir yiyecek de teneffüste ödül olabileceği gibi, çocuğun bağımlı olduğu nesnesi de ödül olarak kullanılabilir.

  Otistik çocuklar organize etme ve sıralama yapmakta zorlandıkları için, yazılı ya da görsel ipuçları kullanılarak günün akışının belirlenmesine ihtiyaç duyarlar.Sınıftaki bir panonun bir bölümüne sırasıyla o gün yapılacak çalışmaları, öğrencinin düzeyine göre yazılı ya da yazılı ve resimli olarak yerleştirin sonra, biten çalışmanın ipucunu kaldırın.Böylelikle otistik öğrenciniz hem günün akışını hem de olayları bütünleştirmeyi öğrenecektir.Bu da olası belirsizlikten kaynaklanan huzursuzluk ve öfke nöbetlerini ortadan kaldırabilir.

  Otistik çocukların görsel hafızaları daha iyi olduğu için, öğretim çalışmalarında görsel ipuçlarından (resimler, üç boyutlu materyaller gibi) yararlanın.

  Otistik öğrencinize okuma-yazma öğretirken, düzeyine göre tümevarım yönteminden de yararlanabilirsiniz.

  Çocukla ilgili yaptığınız tüm çalışmalarda çok uzun bir zaman geçtiği halde öğrenmenin gerçekleşmemesi cesaretinizi kırmasın. Çünkü bir süre sonra mutlaka yeni bir beceriyi öğrendiğini göreceksiniz.

Ayrıca ,unutmayın ki böyle bir çocuğa hepimiz sahip olabilirdik!..”

OTİSTİK ÇOCUKLARIN  EĞİTİMİNDE  AİLELERE  ÖNERİLER

Çocuğunuzun eğitiminde başlıca amaçlar:

  Davranış problemlerini azaltmak,öz bakım becerisini geliştirmek,akademik beceriler kazandırmak,yetersizliklerinin üstesinden gelmelerini sağlamak,yaşamdan zevk almalarını sağlamak olarak belirleyin.

  Çocukla ilgili; nasılsa anlamıyor,duymuyor, ilgilenmiyor diye çocuğun yanında ya da duyabileceği ortamlarda “Otizm” den, çocuğun davranışlarından bahsetmeyin.

  Günlük bir plan yapın.Bu planla ilgili –anlamıyor, dinlemiyor gibi gözükse de –çocuğa bilgi verin. Günlük planı altı yazılı resimlerle bir panoya yerleştirin ve biten faaliyetin resmini kaldırın.Planda belirtmediğiniz faaliyeti aniden çocuğun yapmasını istemeyin.Örneğin; çocuğu daha önce bilgilendirmediyseniz “Hadi parka gidiyoruz” vb. demeyin.Yemek saatini veya uyku saatini , hangi saat olarak belirlediniz ve çocuğa söyledinizse, mutlaka bu saatlere sadık kalarak uygulayın.Plan yapılarak günün akışının anlatılması otistik çocuk için önemlidir.Çünkü sıralama ve organize etmekte zorlanırlar, bütünleştirmekte sorunları vardır; ancak düzeni ve rutini severler.Bu nedenle bu tür planlarla belirsizlikten kaynaklanan huzursuzluk ve öfke nöbetleri önlenmiş  olur ve gün içinde neler yapacağını öğrenir.

  Becerileri bir bütün olarak değil, basamaklara bölerek öğretin.İlk basamağı iyice öğrettikten sonra ikinci basamağa geçin.İlk basamak için çok fazla egzersiz yaptırın.Öyle ki çocuk için otomatik hale gelsin.Sonra diğer basamağa geçin.

  Öz bakım becerilerini öğretirken her beceriyi kolaydan zora giden basamaklarla öğretin.Örneğin; bardakla su içme becerisi,bıçak kullanma becerisine göre öğrenmesi çok daha kolay bir beceridir.Öğretmeye ilk önce bardaktan su içme becerisi ile başlayın.Bu beceriyi iyice öğrendikten sonra,kolaylık sırasına göre el yıkamak, kaşıkla yemek, çatalla yemek, bıçakla yemek gibi diğer becerilerine geçin.Örneğin “pantolon çıkarmak” becerisini öğrenmek “ayakkabı giymek becerisinden daha kolaydır.İlkönce pantolon çıkarmasını (basamaklara bölerek) öğretin.Eğitim sırasında; kemerli, fermuarlı pantolonlar yerine lastikli pantolonları tercih edin.Aynı şekilde düğmesiz bluzları, bağcıksız şapkaları vb. tercih edin.Daha sonra kolaylık sırasına göre;bluz giymek, pantolon giymek, çorap giymek, ayakkabı giymek vb. becerilerine geçin.

  Her beceride,mutlaka başlangıçta çocuğun ellerini tutarak yardım edin ve çok tekrar edin.Zamanla kendi başına yapmayı öğrenecektir.Mutlaka her işi başarı ile bitirmesini sağlayın ve ödüllendirin.

  Uzun cümlelerden çok kısa talimatlar verin ve hemen sonuca ulaşacağı faaliyetler üzerinde durun. Eğitime “otur”, “ellerini dizlerine koy”, ya da “bana bak” gibi becerileri seçerek başlayın.

  Çocuğa”bana bak” deyin ve gözlerinize bakmasını sağlayın.Eğer baktıramıyorsanız, ellerinizle çenesinden tutup yüzünü kendinize çevirin.Çocuğunuz hiç göz kontağı kurmuyorsa bile tesadüfen size baktıysa hemen ödüllendirin.

  Ödül olarak “aferin”, çok güzel yaptın” gibi cümleleri kullanabilirsiniz.Ya da çok sevdiği yiyecek-içecek ödül olabilir.(Coca-cola, çay,bisküvi,süt,cips,şeker vb.).Yine parka gitmek, kitap okumak, müzik dinlemek sosyal aktiviteler de ödül olarak seçilebilir.

  Sürekli tekrar edilen ve ödüllendirilen davranışları daha çabuk öğreneceğini unutmayın.

  Çocuğa verdiğiniz “otur”, “gel” komutlarına hiç tepki alamadığınızda yanına gidin, kollarından tutarak onun oturmasını ya da istediğiniz yere gelmesini sağlayın ve sonunda “tamam şimdi oldu” komutunu verin.

  Komutlarınıza el işaretlerini de ekleyin.Örneğin; “gel” komutuna elinizle de “gel” işaretini ekleyin.Zaman içinde yalnızca “gel işareti” nizle gelmeyi öğrenecektir.Bu örneği diğer komutlar için de geliştirin.

  Otistik çocuklar için kelimeler soyut olabileceği için, komutlarınızı gerektiğinde resim ya da objelerle destekleyin.

  Zamanla elinizle tutup oturtma, götürme, getirme yardımlarını azaltın, kendi başına yapmasını sağlayın.

  Seçilen uyarı kalıbını değiştirmeyin.Örneğin; “bana kırmızıyı ver” komutunu vermişseniz “şimdi kırmızıyı ver” şeklinde değişiklik yapmayın, çocuğun kafası karışabilir.

  Kelime hazinesini geliştirmek için; önce kendi adını, anne-baba adını ve özel isimleri söyleyerek işe başlayın.Çevresinde gördüğü nesnelerin isimlerini ( kaşık, çatal gibi mutfak eşyalarını, hayvan isimlerini vb.) daha sonra fiilleri (uyumak, yürümek, koşmak vb.) ve sıfatları (güzel, çirkin, iyi, kötü vb.) öğretin.

  Yeni öğretilen ile önceki öğretilen arasında bağlantı kurun.Örneğin; küçük, büyük kavramları öğretilmişse, renkler öğretilirken “küçük kırmızı kutu”, “büyük kırmızı kutu” gibi bağlantılar kurun.

  Tuvalet eğitimi verirken çocuğu düzenli olarak tuvalete götürün, altını ıslak bırakmayın,sık temizleyin.

  Çocuğu tuvalete götürdüğünüzde tuvalete oturmaktan korkuyorsa kucaklayın, sarılın ödüllendirin.Eğer altını kirletmişse hiç tepki göstermeden giysisini temizleyin.

  Çocuğunuzun anne ile birlikte yatma ısrarcılığı varsa;

      1. hafta: Çocuğun yatağının yanına annenin yatacağı portatif bir yatak koyun.

      2. hafta:Yatağı çocuğun yatağından birkaç cm. uzaklaştırın.

      3. hafta: İki yatak arasındaki uzaklığı arttırın ancak anne çocuğa dokunabiliyor uzaklıkta olsun.

      4. hafta: Yatağı annenin çocuğa uzanamayacağı mesafeye taşıyın.

      5. hafta: Yatağı çocuğun odasının kapısına çıkarın.

      6. hafta: Yatağı koridora taşıyın.

      7. hafta: Yatağı anne-babanın odasının kapısına kadar uzaklaştırın.

      8. hafta: Anne kendi yatağında, çocuk odasında kendi yatağında yatsın.

  Uyku düzensizlikleri söz konusu ise bir çocuk psikiyatrisine götürün.

  Onun size karşılık vermemesini görmezlikten gelin ve daha yakın olmaya çalışın.

  Onu kucaklayın, kucağınızdayken güzel sözler, şarkılar fısıldayın.

  Hayali oyunları birlikte oynayın (araba sürme, uçak olma taklitleri yapın).

  Parka götürüp salıncağa, kaydırağa binmesine, diğer çocuklarla birlikte olmasına fırsat verin.Çocukla birlikte dışarıda yemek yiyin, alışveriş yapın.Çocuğunuzu, çocuk tiyatrosuna ve çocuk sinemasına götürün.

  Sırasını beklemesi gerektiğini öğretin.

  Çocuğun tekrarlayan (iler-geri/sağ-sola sallanma,kendi etrafında dönme gibi) hareketlerini durdurun.Bunu soru sorarak, dikkatini başka yönlere çekerek vb.gibi yöntemlerle yapın.

  Hatalı davrandığında otoritenizi belli edin; “hayır olmaz”, “doğru yapmadın kızdım”,“otur yerine”  gibi.

  İsteklerini ağlayarak, bağırarak yaptırmasına izin vermeyin.Öfke nöbeti bitinceye kadar bekleyin.Sakinleşince istediğini verin ve sakin durduğu için ödüllendirin.

  Okula başlamadan (okula çocuğu yazdırdıktan sonra) okul binasını ,sınıfı, öğretmeni, müdür ve müdür yardımcılarını tanıtın öğretmenin bir resmini isteyen ve büyülterek çocuğun odasına asın.Daha sonra sınıf arkadaşlarının toplu resmini de asabilirsiniz.

  Öğretmenlerle sıkı işbirliği içinde olun. Otistik çocuklar,çoğu kez öğrendiği davranışları kendilerine öğreten kişiden başkasına gösteremez Bu nedenle evde öğrendiğini okulda, okulda öğrendiğini evde kullanamazlar.Yani genelleme ve transferde güçlükleri vardır.

  Bu nedenle çocuğun davranışları ile ilgili anekdotlarınızı yazacağınız bir defter tutun, öğretmeninde böyle bir defter tutmasını sağlayın ve bunların içeriklerini haftada bir karşılıklı konuşarak paylaşın.Eğitim çalışmalarında sıkı işbirliği içinde olun.

  Çocuğun okuldan tam zamanında alınması önemlidir.Çünkü otistik çocukların rutinleri vardır.Bu nedenle okul çıkışında anne ya da babayı göremeyen çocuk paniğe kapılabilir, öfkelenebilir.

  Çocuğu okula getirip götüren kişinin her zaman anne/baba olmamasında yarar vardır.Böylelikle otistik çocuk bağımsızlaşmayı öğrenebilir.

  Evde karalama tahtası bulunmasında yarar vardır.

  Sayıları, harflerden daha kolay öğrendiklerini bilin.Ancak bu çocuğa göre değişebilir.

  Ara sıra eve sınıftaki 3-4 arkadaşını çağırın.Oyun ya da ödev konusunda birlikte olmalarını sağlayın.

  • Çocuğunuzla çalışırken, çok uzun bir zaman geçtiği halde öğrenmesinin gerçekleşmemesi cesaretinizi kırmasın;çünkü bir süre sonra mutlaka yeni bir beceriyi öğrendiğini göreceksiniz.

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

EVDEN-OKULDAN KAÇMA
EVDEN KAÇMA

Hatalı anne- baba  tutumları, anne yada babanın alkol bağımlısı olması, ruh sağlığının bozuk olması,şiddete eğilimli olması, işsizlik nedeniyle ailenin ekonomik durumunun ciddi anlamda bozulmuş olması gibi sebepler aile içi ilişkileri olumsuz şekilde etkiler, bu olumsuz ortamdan  uzaklaşmak niyetiyle çocuk evden ayrılabilir.

Çocuğun birkaç saat kaybolduğu, sonra kuytu bir köşede, bodrumda ya da harabede bulunduğu görülür. Bu davranışa çoğu zaman bir sebep bulunmaz. Ama önemli sebepler arasında aile içi çatışmalar, mutlu bir yuvaya özlem, sevilmediğine inanmak, hor görülme, iş yapmaya zorlanma vb. sayılabilir. Okul başarısı düşük, aldığı zayıf karne yüzünden dayak yiyeceğinden korkan çocuklar da evden kaçma eylemine girebilir.

Yapılan araştırmalara göre tinerci olarak isimlendirilen ‘köprü altı çocukları’ genelde sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi düşük  mutsuz ailelerden gelmektedir.

OKULDAN KAÇMA

Okuldan kaçan çocuklar da, yoğun olarak disiplin sorunu görülür. Saldırgan davranışlar ve umursamazlık söz konusudur. Okuldan sık kaçan öğrenci grubuna takılabilirler. Hiç kimseyi, hiç bir şeyi takmayan bir tutum sergilerler. Zeka kapasiteleri normal ya da normalin altında olabilir.Genellikle öğrenme ve başarı motivasyonları düşüktür. Aile yapılarında ilgi ve sevginin yetersiz olduğu bir ortam vardır. Okul ortamında öğretmenleriyle  sorun yaşıyor olabilirler. Çocuğun okula gitmediğinden çoğunlukla anne babanın haberi yoktur.

            Bunların dışında uyuşturucu kullanımı, kumar bağımlılığı, taciz edilme , hamilelik gibi nedenlerden dolayı okuldan kaçmalar görülebilir.

ÖNERİLER

Çocuğun okulla ilgili olumsuz düşünce ve tutumları, okul başarısıyla ilgili korkusu, gizemli davranışları gözden kaçırılmamalı ve okulla ilgili olumsuz düşünce ve tutumlarını olumluya çevirme konusunda yardımcı olunmalı,

Öne sürdüğü bahanelere karşı uyanık olunmalı,

Aile çocuğun sınav sonuçlarından, ev ödevlerini yapıp yapmadığından, okuldaki olaylardan haberdar olmalı,

Okul yönetimi, çocuğun devamsızlık durumuyla ilgili aileyi bilgilendirmeli,

Çocuğun, okuldan kaçma nedenleri tespit edilmeli, gerekirse profesyonel yardım alınmalı,

Okuldan kaçmanın sonuçları konusunda çocukla konuşulmalı ve somut anlaşmalar yapılmalı,

Çocuğun iyi davranışları ödüllendirilmeli,

Tüm önlemlere rağmen sorun devam ediyorsa, gerektiğinde çocuğun kendini daha iyi hissedebileceği başka okul seçenekleri değerlendirilmeli.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist & Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

ŞirinyalıMh. İsmet Gökşen Cad.

1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5

0 (242) 316 98 99

0  532  747 04 45