Sanatla Terapi ve Yaratıcılık

BY: admin

Psikoterapi

Yorumlar:Yorum yapılmamış

Sanat hınzır ve utangaç bir dışavurumcudur. Evrendeki 7 ses ve 7 rengin
etkileşiminden doğan sihir insanın da hallerini yansıtır ve… ”
Sanat terapileri ve sanatla çalışmalar, uygulamalı psikoloji hizmetleri içinde gerek tanıma ve tanımlama, gerekse geliştirme ve değiştirme amaçlarıyla yer alır. Özel yöntemler, teknikler ve problemin niteliklerine duyarlı projelerle uygulanır.

SANAT VE PSİKOTERAPİ

Sanat ve Psikoterapi yapısal olarak benzerler. Her ikisinde de İÇE ATILMIŞ veya İÇE ALINMIŞ YAŞANTILARIN, ŞİMDİ VE BURADAKİ yaşantıya etkileri, yansımaları vardır.
İçe atım, sanatın içeriğini, içe alım süreci ise biçim ve tarzını oluşturur. İçe atılmış yaşantılar bir yolla dışa vurulamazsa ruh sağlığı risk altındadır. Sanat, bu riske karşı koruyucu işlev görür.
Psikoterapi ve eğitim ( insan gelişimi ve sağaltımı ) alanında içe atılmış, birikmiş olanların üstüne sağlıklı bir yapı inşa edilemez. Gerek terapist gerekse eğitimci, öncelikle kişinin İÇ DÜNYASINI, DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ PATERNLERİNİ TANIMAK, GELİŞİMİ BU PATERNLERDEN YOLA ÇIKARAK TASARLAMAK durumundadır. İşte sanatla çalışma, bu tanıma sürecini kolaylaştırma ve hızlandırma işlevi görür.
Sanatla tedavi, sanatın tedavi ve eğitimde kullanımı ve/ya art terapi hizmetinin rehabilitasyon hizmetinden farklı bir yetkinlik, sorumluluk ve yükümlülük taşıması gereklidir.
Öte yandan travma açısından fazlasıyla risk taşıyan ülkemiz insanına götürülecek ruh sağlığı hizmetlerinin gerek koruma gerekse iyileştirme yönünde var olandan daha yoğun bir kapsam ve hız kazanmasına ihtiyaç vardır.

HER İNSAN YARATICI DOĞAR, SOSYAL UYUMU KAZANIRKEN BU YETİYİ KAYBEDER.

İnsan, doğası gereği toplumsal bir yapı içinde gelişebilir. Çevreye adaptasyon için geçirmesi gereken süre diğer canlılardan hem çok daha uzun ve hem de bir hayli zorludur. Dünyaya davet edilen yeni neslin türün devamını sağlamak yanında kültürün taşıyıcısı olmak gibi bir görevi vardır. İçinde doğup büyüdüğü çevrenin biçimlendirici, belirleyici etkisi ile insan, kendini yetiştirenlere benzemek durumunda kalır.Yine kültürün etkisi ile doğuştan getirdiği yaratıcı potansiyeli yavaş yavaş kaybeder. Konservatif kültürün önerdiği yolları yürür, aynı kültürün araçlarını benimser ve yalnızca çevresinde var olan olanakları kullanır.. Aslında güvenli görünen bu uyum hali, bir yandan da yaratıcılığı kısıtlar ve hatta köreltir. Kişi, karşılaştığı yeni ve özel durumları algılama, tanımlama gibi yetilerini yavaş yavaş kaybeder. Problem çözme ve risk yönetimi becerileri zayıflar. Kendi gücüne olan güveni giderek kırılır. Yaşla birlikte ortaya çıkan depressif özellikler kişiliğe hakim olur. Yeni uyaranlara kapanma olarak kendini gösterebilen bu tablo yaşlılığa giderken hızla artar ve bir tür bunaklık hali yerleşir. Giderek daha sık rastlanan Alzheimer hastalığında biyolojik etmenler kadar, (belki onlardan daha çok) psikolojik ve sosyal koşullanmaların rolü vardır. Yaratıcılığı hiç ön görmeyen toplumsal beklentiler, moda, herkesin birbirine benzemesini öneren ve onaylayan kültür, insanın yavaş yavaş yok oluşudur aslında.
SANAT, DIŞAVURUMCU NİTELİĞİ İLE YENİLENMEYİ VE KENDİNİ YENİDEN YARATMAYI SAĞLAR

Kültürün biçimlendirici etkileri sosyal yaşamın zorunlu bir parçasıdır. İçinde bulunduğumuz insan topluluğuna ihtiyacımız vardır ve bazı ortak paydalar ile birlikte yaşanabilir ancak. Tabi ki sosyal yaşam bazı yaşantıları içe atıp katlanarak sürmektedir. Bu zorluklar ister istemez yaşanacaktır. Anne ile çocuğun ilişkisinden, aile içi ilişki dinamiklerine kadar giden, okullardan başlayarak tüm kurumsal yapılanmalarda kişiler arası ilişikleri belirleyen görünür ve görünmez pek çok kural var. Kuşkusuz kuralların olması zorunlu. Bizleri korumak için! İşimize gelmeyen pek çok şeye katlanmak durumundayız. Bunları içimize atarız ve sürekli birikirler. Birikmesi sorun değil aslında. J.L.Moreno yaratıcılık için malzeme olarak görür bu birikenleri. Burada YARATICILIK, KENDİ İÇİN KENDİ ZAMANINI DOĞRU KULLANMAK, KENDİ YAŞAM ENERJİSİNİ İSTEDİĞİ YÖNDE ÜRETKEN KILMAK, RUHSAL DİNGİNLİK, RUHSAL VE BEDENSEL SAĞLIK İÇİN KEYİFLİ, ESPRİLİ BİR İNSAN HALİNE GELMEK anlamındadır.
Art terapi/sanatla tedavi ve/ya eğitim bireyin yaratıcılığını tetikleyip, ortaya çıkarırken aynı zamanda kişinin “BİR” ve “BİRLİKTE OLMA” kapasitesini geliştirebilir.
Sanatla çalışma KORUYUCU VE İYİLEŞTİRİCİ RUH SAĞLIĞI İşlevlerini içerir.
Ailelerden, okullara, öğretmenlerin yetiştirilmesinden iş ve çalışma ekiplerinin oluşumuna kadar her türlü kurumsal ortamda var olan bütün işleyiş korunurken insanın birey olarak mutluluğu ve ruhsal sağlığı da korunabilir.
Eğitim, yönetim, işleyiş, yapılanma ve yeniden yapılanmalarda durumsal analizler, veri toplama değerlendirme ve iyileştirici önlemlerin planlanıp uygulanması, art terapi yöntemleriyle sağlanabilir. Alışılagelmiş analiz ve değişim metotlarının aksine zaman tasarrufu sağlamak ve değişime dirençli yapıları eğlenceli bir çerçevede çözmek mümkündür.
Özellikle psikodinamik, fenomenolojik ve gelişimsel kuramları temel alan felsefi yaklaşımlar ve yönelimler içinde ve bu yönelimleri benimsemiş olan çalışmacıların kullanabileceği tekniklerle uygulanır.
Yaşamın resmi, geçmişin renkleri ve geleceğin ritmini birlikte yoğurup bizden sonraya kalacak değerli bir eser olabilir aslında…

SANATLA TERAPİ VE YARATICILIK EĞİTİMİ

Gereksinim ve İçerik :

Sanat ve Psikoterapi yapısal olarak benzerler. Her ikisinde de içe atılmış veya içe alınmış yaşantıların, şimdi ve buradaki yaşantıya etkileri, yansımaları vardır. Içe atım, sanatın içeriğini, içe alım süreci ise biçim ve tarzını oluşturur. İçe atılmış yaşantılar bir yolla dışa vurulamazsa ruh sağlığı risk altındadır. Sanat, bu riske karşı koruyucu işlev görür. Psikoterapi ve eğitim ( insan gelişimi ve sağaltımı ) alanında içe atılmış, birikmiş olanların üstüne sağlıklı bir yapı inşa edilemez. Gerek terapist gerekse eğitimci, öncelikle kişinin iç dünyasını, duygu, düşünce ve davranış paternlerini tanımak, gelişimi bu paternlerden yola çıkarak tasarlamak durumundadır. İşte sanatla çalışma, bu tanıma sürecini kolaylaştırma ve hızlandırma işlevi görür.
Sanatla tedavi, sanatın tedavi ve eğitimde kullanımı ve/ya art terapi hizmetinin rehabilitasyon hizmetinden farklı bir yetkinlik, sorumluluk ve yükümlülük taşıması gerekliliği vardır.
Öte yandan travma açısından fazlasıyla risk taşıyan ülkemiz insanına götürülecek ruh sağlığı hizmetlerinin gerek koruma gerekse iyileştirme yönünde varolandan daha yoğun bir kapsam ve hız kazanmasına ihtiyaç vardır.
Bu programın geleceğe dönük olarak pek çok işlevi birlikte üstelenmesi ümidini taşımaktayız.
Ustalarla buluşma :
Program her sanat dalında yetkinliği bilinen sanatçıların da sürenin üçte biri oranında katılımı ile gerçekleşecektir.
(*) Psikiyatrist, Uludağ Üniversitesi Psikiyatri A.B.D. Başkanı, (diğerleri eklenecek………..)
(**) Kln. Psk. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi, Prof. Dr. A. Özbek Enstitüsü Psikodrama Öğr. Üyesi

Programın hedefleri:
1) Psikiyatri alanlarında verilmekte olan hizmetlere katkı sağlamak,
2) Psikoterapi ve/veya eğitim alanlarında çalışanlara yaratıcılık ve yetkinlik kazandırmak,
3) Sanat ve psikoterapi alanlarında var olan “dışavurum” sürecini kuramsal ve teknik olarak tanıma ve tanımlama becerisi geliştirmek
4)Özellikle psikotik süreçte (hasta ve ailede )bozulan yaşam kalitesini iyileştirmek ve hatta üretkenliği geliştirmek/arttırmak

Eğitimde yer alacak yöntemler :

Terapistin en değerli aracı kendi kişiliğidir. Sanat terapisti ve/ya art terapist
yetiştirme amaçlı olan bu eğitim programı da bilinen tüm terapist yetiştirme programlarında olduğu gibi terapistin kendi kişiliği, kendi kişisel gelişimi üzerinden öğrenme süreçlerini içerecektir.
Öğretimde öncelikle uygulamalar yer almakta, uygulamaların verileri ile kuramsal bağlantılara ve tanımlara geçilmektedir. (tümevarım, tümdengelim ve çıkarsama yöntemleri döngüsel olarak kullanılacaktır)
Katılımcılar her katılımda kendileri üzerinden kazandıkları deneyime dayanarak kendi çalışma alanlarında deneme ve uygulamalar yapmak sureti ile eğitim boyunca süpervizyon alma şansı yakalayacaklardır.

Teknikler

Art –terapi eğitim programında öncelikli hedef sanatsal dışavurumun psikoterapötik ve/ya gelişimsel etkileşimlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla katılımcıların önceden var olan psikoterapi ve eğitim oryantasyonları da dikkate alınarak sanatla çalışmanın psikoterapi, eğitim, yetiştirme ve insan kaynağı geliştirme amaçları yönünde uygulanmasını sağlayacak teknik buluşmalara yer verilecektir. Sanat ve psikodrama, Gestalt teknikleri ve psikanalitik oryantasyonlu bakış üzerine kombinasyonlar amaçlanmaktadır.
Her bir alan için ayrılmış olan 30 saat (üç birim) lik sürenin bir birimi ustalarla buluşma için ayrılmıştır. Bu bölümde katılımcılar sanatçılarla işbirliği yapabilme ve sanatı bizzat aktif olarak üretebilme/yaşayabilme deneyimleri kazanacaklardır.
Hedeflenen katılımcılar ve ön koşullar:
Psikiyatri uzmanlığı almış ve/ya uzmanlık eğitimi devam eden hekimler,Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Tıp, Fizyoterapi, Yüksek hemşirelik (Psikiyatri Hemşireliği koşulu ile) ve/ya eğitim alanlarında en az lisans mezunu olanlar (okul öncesi eğitim, sınıf öğretmenliği ve sanat alanları dahil)
Ruh sağlığı ve İnsan kaynağını geliştirme/iyileştirme amaçlı tüm çalışmaların ekip sistematiği içerisinde yürütülmesi gerekmektedir. Programa kabul edilecek katılımcıların çeşitliliği aynı alanda değişik disiplinlerden gelen profesyonellerin ekip oluşturabilme ve birlikte üretebilme deneyimi kazanmalarını sağlamaktadır.
Grupla çalışma tekniklerinin uygulanabilmesini de amaçlayarak 20 kişilik kontenjan düşünülmüştür. bir eğitim grubu en az 18, en çok 24 kişiden oluşur. (Bu sayılar ikili ve üçlü alt çalışma grupları yapabilme amaçlıdır.)
Tüm programa devam zorunludur. Makul nedenlerle kaçırılmış olan eğitim seansları için katılımcı telafi programı almak zorundadır.Mezuniyet için her katılımcı çalışmalarından örneklerin yer aldığı bir yayın (tez) hazırlamalıdır.