SÜTÜNÜ İÇERKEN KUCAK İSTEMEYEN BEBEK

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

Bu konuların çok erken dönemlerde dahi önemli olabileceğini gösteren bir örnek verilebilir. 6 haftalık bir bebek evlat edinen bir kadın vardı. Bebeğin, insanların temasına, kucaklanmaya, sahiplenilmeye ve bakıma çok iyi cevap verdiğini fark etti. Anne, bebeğin daha altı haftalıkken önceki yaşantısından çıkarttığı bazı kalıplar olduğunu anladı. Bu davranış kalıbı sadece beslenme anına özgüydü. Bebeğin sütünü emmeye başlaması için yere veya masaya koyup annenin hiçbir fiziksel kontak kurmadan biberonunu tutması gerekiyordu. Bu garip beslenme davranışı devam etti ve bebeğin kişiliğinde bir yer aldı. Çocuğun gelişimini izleyen herkes, bebeğin ilk günlerinde bir insan tarafından yapılmayan beslemenin onu ne kadar kötü etkilediğini görüyordu.

Ama şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki başlarda anne bebek arasında geçen çok küçük şeyler bile önemlidir. Bunların çok doğal bir şekilde gelişiyor olması önemlerini azaltmaz ve bunlar Allah’ın bir lütfü olarak kabul edilmelidir.

Bu yüzden emzirmenin çok faydalı bir şey olduğu sonucunu çıkartıyorum. Ama anne zorlanıyorsa ısrar edilmemeli ve böyle durumlarda vazgeçilmez olarak kabul edilmemelidir. Besleme davranışında müthiş bir zenginlik olduğu barizdir; bebek uyanık ve canlıdır, oluşmakta olan kişiliğin tüm öğeleri etkindir. Başlarda bebeğin uyanık geçen zamanlarının çoğu beslenmeyle ilişkilidir. Bebek bir şekilde rüyasında görmek için malzeme toplar. Aslında daha sonra bebek uyurken ve rüya görürken onun iç gerçekliğiyle bütünleşecek başka şeyler de olacaktır. Bir çocuğun yaşadıkları sönük, renksiz ve hatta sıkıcı olabilirken bir diğerinin yaşadıkları o kadar heyecan verici, renkli ve uyarıcı olabilir ki bunlara zor dayanıyordur. Bazı bebekler için beslenme o kadar sıkıcıdır ki öfkeyle ve hüsranla ağlamak onu rahatlatır, böylelikle kendini gerçek hisseder ve tüm kişiliğini işin içine sokar. Bu yüzden bebeğin emzirilmesini değerlendirirken ilk önce bu deneyimin zenginliğini ve kişiliğinin tümünün işin içinde olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Biberon kullanıldığında da emzirme sırasında önemli olan özellikler gözlenebilir. Mesela erken dönemin bir özelliği olan annenin ve bebeğinin birbirinin gözünün içine bakması sadece emzirmeye özgü değildir. Ama biberonun plastik memesi kullanıldığında emzirmenin kendine has kokusunun, tadının ve yaşattığı hislerin olmayacağı da tahmin edilebilir. Ama kuşkusuz bebeklerin bu sorunu aşacak yolları vardır. Bazı durumlarda plastiğin duyusal açıdan aşırı kullanılışının temellerinde biberonla beslenirken kullanılan plastik memenin rolü izlenebilir. Duysal deneyim için bebeğin kapasitesi, geçiş nesnesi dediğim şeyleri kullanabilmesinde de fark edilir. İpek, naylon, yün, pamuk, keten, kolalı bir önlük, lastik ve ıslak bir bez gibi şeyler olan geçiş nesneleri bebeğin dünyasında farklı anlamlara sahiptir. Bu konu bebeğin küçük dünyasında büyük olaylar yaşandığını çok iyi gösterir.

Bebek emzirilirken annenin kendisinin yaşadıkları ve hissettikleri de önemlidir. Bu konuya, annenin başarma duygusunu tarif edebilmek için değinme zorunluluğu vardır. Anneye sıkıntı veren fizyolojik ve anatomik öğeler bir anda anlam kazandığında ve anne bebeğin kendisini yemesinden korktuğu bir anda bebeğe verebileceği süt denen bir şeye sahip olduğunu hissettiğinde, başarı duygusunu yaşar. Nasıl yapılırsa yapılsın bebeği beslemek anneye tatmin duygusunu yaşatsa da eğer bir kadın kendinden bir parçayı bu iş kullanırsa yaşayacağı tatmin duygusunun çok farklı olacaktır. Böyle bir tatmin, anneyi kendi bebeklik deneyimlerine götürür. Bu olay insanı diğer memelilerden de ayırmaktadır.