ŞİZOFRENİDE KARŞILAŞILAN SALDIRGANLIKLA BAŞ ETME

BY: admin

Psikiyatri Yazıları

Yorumlar:Yorum yapılmamış

Saldırganlık psikiyatrik rahatsızlıklarda ve şizofrenide zaman zaman karşılaşılan ve bazen baş edilmesi güç bir durumdur. Saldırganlığın biyolojik ve yaşamsal sebepleri vardır ve bunlar sıklıkla iç içe geçmiştir. Bazı konulara dikkat edildiğinde engellenebilir ya da kişiye ve çevresine çok fazla yıkıcı etkisi görülmeden üstesinden gelinebilir. Saldırganlığın yoğunlaştığı kriz dönemlerinin başarıyla aşılması, bu dönemlerin ardından hasta ve çevresindekilerin sağlığı ve aralarındaki ilişkilerin niteliği açısından önemlidir.

Şizofreni hastalarının; belirtilerinin yoğunlaştığı dönemlerde, şizofreniyle birlikte uyuşturucu madde kullanımları varsa, hastaların daha önceden de saldırganlıkları olmuşsa, çevresel şartlar ve destek sistemleri iyi değilse, hastalar için baskı oluşturacak yeni yaşam olayları varsa, hastanın zarar vermede kullanabileceği araçlara (silah, bıçak gibi) ulaşımı çok kolaysa saldırganlık davranışları gösterme olasılıkları artar. Şizofrenlerdeki saldırganlıkta halüsinasyonların, hezeyanların ve depresyonun da rolü vardır.

Saldırganlığı önlemede hastanın yanındaki kişilerin bilgili olmaları ve nasıl davranacaklarını bilmeleri önemlidir. İlk dikkat edilmesi gereken nokta hastanın ve hasta yakınlarının güvenliğinin sağlanması ve korunmasıdır. Bunun sağlanması öncelikle hasta yakınlarının görevidir, çünkü hasta ağırlaştığı dönemlerde kendisinin ve çevresinin durumunu yeterince değerlendiremeyebilir. Hasta yakınları sakinleştirici bir ortam hazırlamalı ve iletişimi dikkatle sürdürmelidir. Ortamın tehlike yaratacak unsurlardan, kesici ve yaralayıcı aletlerden arındırılması gerekir. İletişim kurarken hasta yakınları neyi, neden yaptıklarını açık bir dille anlatmalı, bu sırada hastanın iyiliğini gözettiklerini ve iyi niyetli olduklarını sık sık tekrar etmelidirler. Sözel iletişimde ve davranışlarda hastada şüphe yaratılmamalıdırlar.

Yaşanan ortamda kurallar ne kadar net olursa hasta kendisini o kadar rahat hissedecektir. Davranışlar tehdit yaratmamalı, uzun süreli göz kontağından kaçınılmalı, ses tonuna dikkat edilmeli, açık bir dil kullanılmalı, hastayla aynı düzeyde durulmalı, hastayla aradaki mesafeye dikkat edilmeli, hastanın rahatsız olacağı hissediliyorsa ona dokunmaktan kaçınılmalıdır. Hasta yakınları iyi birer gözlemci olmalı ve hastanın neler yaptığını onu çok huzursuz etmeden takip etmelidir.

İkinci önemli husus hasta yakınlarının tedaviyi üstlenen doktorlarla ve sağlık merkezleriyle iyi bir iletişim içinde olmasıdır. Hastanın genel ilaç tedavisi yakından takip edilmeli ve saldırganlık gibi zor baş edilen durumlarda gerekirse ilaçlardan destek alınmalıdır. Düzenli bir ilaç tedavisi, şizofreni belirtileriyle birlikte saldırganlığı büyük oranda azaltır. Günümüzde saldırganlığın azaltılmasında kullanılabilecek birçok ilaç vardır. Bazen saldırganlığın ayaktan tedavisi güç olabilmektedir. Hastanın tedavisini üstlenen yataklı bir kurum varsa burasıyla bağlantıya geçilip gerekirse hastanın tedavisinin klinikte sürdürülmesi iyi olur. Eğer hastanın gerçekliği değerlendirme yetisi bozulmuşsa hasta yakınları hastayı ikna etmede ve sakinleştirmede çok zorluk çekebilirler. Böyle durumlarda da mutlaka hastaneye başvurulmalıdır.

Yukarıda anlatılanları özetlersek; öncelikle hasta yakınları saldırganlıkla baş etmede bilgili olmalı, ne yapabileceklerini önceden öğrenmelidirler. Saldırganlığın ve yaratacağı sorunların yaşanmaması için çevresel önlemler alınmalı ve dikkatli olunmalıdır. Olumsuz olayların ilişkileri bozması engellenmelidir. İlaç tedavisinin sürekliliği sağlanmalı, saldırganlık döneminde gerekirse bir psikiyatristle iletişime geçilmeli, o önerirse doz artırımına ya da ek ilaçlara başvurulmalıdır. Son çare olarak hastanın kliniğe yatırılabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.