Bir kadın için anne olmak yaşam boyu deneyimlenen en büyük değişimdir.
Yaşamda karşılaştığımız her büyük değişiklik gibi anne olmak da fikir ve
inanışlarımızda, yakınlarımızla ilişkilerimizde ve kendimizde belirli etkiler yaratır.
Bunun dışında, hormonal değişimler ve hamilelikle başlayan bedensel farklılaşma
da bir kadının kimlik algısını çeşitli şekillerde etkiler. Anne olmakla
beraber gelen tüm bu değişimler, çocuksuz bir kadının çocuklu bir kadın
olmasıyla yaşadığı muhteşem dönüşümü anlatır.
Farkındalıklarınız artar…
Fikir ve inanışlarınızdaki değişim hamilelik, doğum süreci ve annelik yolculuğu
boyunca devam eder. Bir kadın hamile kaldığında hamilelik süreci ve çocuk
sahibi olmakla ilgili fikirlerini yeniden değerlendirmeye başlar. Ailesinden,
arkadaşlarından ve profesyonellerden edindiği bilgileri birleştirir. Amaç,
bebeğinin kendisi için anlamını keşfetmek ve hamilelik sürecini sağlıklı bir
şekilde tamamlamaktır. Zaman ilerledikçe de çocuk yetiştirme, çocuk gelişimi
ve iyi bir anne çocuk ilişkisi kurmanın yolları gibi konular odak noktanız
olmaya başlar. Artık öğrendiklerinizi uygulamaya dökme ve çocuğunuzla
yaşadığınız güzel deneyimlerden keyif alma zamanıdır. Dışarıdan edindiğiniz her
yeni bilgi ve çocuğunuzla olan ilişkinizden öğrendiğiniz her yeni şey, önceden
sahip olduğunuz fikir ve inanışlarınıza etki eder. Bazen eski fikirlerinizi
tamamen yanlış olduğunu görür onları bırakırsınız, bazen de eski
düşüncelerinizin doğru taraflarını fark eder üzerine şimdiki bilgilerinizi
ekleyerek yeni yaklaşımlar oluşturursunuz. Annelik, özellikle hamilelik
sürecinde, kişisel fikir ve inanışların gözden geçirilmesine neden olduğu için
birçok kadının kendini daha iyi tanımasına yardımcı olan ve kişisel
farkındalığı arttıran bir deneyimdir.
Bağımsız bir birey olmanızı sağlar!
Anne olmanın getirdiği kazanımlardan bir diğeri de kendi anne babanızdan
bağımsız bir birey olduğunuzu daha önceden hiç yaşamadığınız bir şekilde yaşama
fırsatı sunmasıdır. Anneliğe geçiş yapan bir kadının bir çocuğa annelik yapmaya
yeterli olduğunu hissedebilmesi çok önemlidir. Bunu hissedebilmesi için de
kendi anne babasından bağımsızlaşmayı başarması gerekir. Burada bağımsızlaşma
derken kastedilen şey tamamen tek başına olmak ya da yalnız kalmak demek değildir.
Bağımsızlaşma kişinin, başkalarıyla yakın ve duygusal bağ kurabiliyor ve bundan
keyif alıyor olmasının yanında kendinden sorumlu olabilmesi, başkalarından
bağımsız şekilde kendi kararını verebilmesi ve kendine güçlü şekilde inanması
demektir. Çoğu insan ebeveyninden bağımsız bir birey oluşunu en çok kendisi
anne baba olduğunda deneyimler. Ne kadar başarılı, kendi ayakları
üzerinde durabilen, uzun zamandır evli ve bağımsız bir insan olursanız olun bir
çocuk sahibi olmadan önce, anne babanızla ilişkinizde kendinizi yeterince
ortaya koyma fırsatınız olmayabilir. Bir çocuğunuz olduğunda ise iş
başında olan ve sorumluluğu taşıyan taraf artık sizsinizdir. Annelik
rolünü almanız benlik gelişiminiz adına çok büyük bir adımdır.
Daha net kararlar alırsınız!
Anne olmak bir kadının içindeki güçlü ve duyarlı kadını ortaya çıkarır. Anne
olmak pek çok kadın için çocuğuna en iyisini verebilme konusunda güçlü bir
motivasyon oluşturur. İşte bu anneliğin kutlanması gereken en önemli boyutudur.
Annelik motivasyonu tüm yaşamınıza yansıyan, hayata dört elle tutunmanızı
teşvik eden daha önceden belki de hiç deneyimlemediğiniz oldukça güçlü bir
duygudur. Bir çocuk yetiştirmenin, ona iyiyi ve doğruyu göstermenin, kendisi
adına doğru seçimler yapabilmesi ve hayatta başarılı olabilmesi için ona destek
olmanın yaşamınıza kattığı anlam, çocuksuz bir kadınken yaşanması pek de mümkün
olmayan bir tatmindir. Anne olmak bir kadının hayata karşı duruşunu çoğu zaman
daha sağlam yapar. Mesela, iş hayatında kalmak ya da çalışmamayı seçmek gibi
yaşamı her yönüyle etkileyen önemli kararlarda anne olmuş bir kadın daha
nettir. İçinde bulunulan şartlar dahilinde çocuğunun maddi ihtiyaçlarının
öncelikli olduğunu düşünen pek çok anne kariyerine emin adımlarla devam eder.
Farklı şartlardaki bir çocuk için ise annenin çocuğun yanında kalması maddi
ihtiyaçlardan daha önemli olabilir. O zaman da çoğu anne, çekinmeden çocuğunun
yanında olabileceği şekilde hayatını yeniden düzenler. Elbette ki her seçimde
anne, çocuğun ihtiyaçlarıyla kendininkileri dengeleyebilmeli, kendi isteklerini
asla ikinci planda bırakmamalıdır. İyi bir çocuk yetiştirmek de hayattaki her
şey gibi dengelerin iyi kurulması ile mümkündür. Kendini tamamen çocuğuna
adamış, kendi ihtiyaçlarını görmezden gelen bir kadının da mutlu olması ve
çocuğuna en iyisini verebilmesi mümkün değildir. Çocuk sahibi olduktan
sonra hayatındaki ihtiyaçlar dengesini iyi şekilde oturtmuş pek çok kadının
hayata karşı daha güvenli, adımlarını daha sağlam atan, özgüveni ve kendisine
verdiği değer daha yüksek kadınlar olduğu görülür. Bu durum, anneliğin
kadınlara hem içgüdüsel olarak getirdiği hem de annelik yolcuğu boyunca
deneyimlerle kazandırdığı yepyeni bir özelliktir.
Duygularınız yoğunlaşır…
Anne olmak, bir kadının hayata karşı sağlam ve kararlı durmasını teşvik ederken
kendine özgü bir hassasiyet, yumuşak kalplilik ve içtenliği de beraberinde
getirir. Anne olduktan sonra duygularını daha yoğun şekilde yaşamaya başlayan
pek çok kadın görürüz. Annelik bir kadının manevi dünyasını zenginleştiren,
duygularının daha iyi farkına varmasına ve daha kolay paylaşabilmesine yardımcı
olan bir süreçtir. Anne olmakla birlikte bir kadın sadece kendi çocuğunun değil
çevresindeki başka kimselerin de iç dünyalarını algılamaya daha hazır ve
yeterli hale gelir. Anne olmuş pek çok kadının ilişkilerinde paylaşıma daha
açık, daha olumlu ve daha anlayışlı olduğu gözlemlenir. İnsan ilişkilerinde
kaliteyi arttıran bu özellikler, anne olmuş kadınların çoğu zaman daha tatmin
edici ve daha keyifli bir yaşam sürmelerini sağlar. Anne olmuş kadınların
sadece çevresindeki diğer bireylerle değil içinde bulunduğu toplumun geneliyle
ilgili duyarlılığı da artar. Toplumsal kötüye gidişler ya da yanlış politikalar
karşısında aslında en büyük değişim potansiyeline sahip grup annelerdir. Çocuğu
için daha iyisini isteme şeklinde ifade bulan anneliğe özgü duyarlılık, zamanla
anne olmuş kadının kimliğini oluşturan genel bir iyiye yönelme eğilimine
dönüşür. İşte bu da anneleri, toplum içinde iyiye doğru değişimin başrol
oyuncusu yapar.
Çocuğunuzla yaşayacağınız her an “özeldir”
Anne olmanın en büyük kazanımı elbette ki annenin çocuğuyla yaşadığı
paylaşımdır. Anne ve çocuk arasında kurulan güçlü, pozitif ve güvenli bağ her
iki taraf için yaşam boyu sürecek ilgi, sevgi, destek, şefkat ve eğlence dolu
paylaşımın ilk adımıdır. Birçok kadın hamile olduğunu öğrenir öğrenmez
bebeğiyle içsel bir bağ kurduğunu söylemektedir. Bazı kadınlar içinse bebekle
olan bağı hissedebilmek için bebeğin dünyaya gelmesi gerekmektedir. Aslında bu
bağın hangi aşamada oluştuğunun çok önemi yoktur. Anne ve çocuk arasındaki
ilişki günden güne ilerleyen ve her aşamasında farklı güzelliklerin yaşandığı
çok özel bir süreçtir. Özellikle ilk 3 yaşta, günlük bakım aktivelerini
yaparken çoğu annenin çocuğunu yüzlerce kez öptüğü, onunla onlarca kez
karşılıklı sözel iletişime girdiği, bebeğine pek çok kez şarkı ya da ninni
söylediği bilinmektedir. İşte anne ve bebek arasındaki kurulan bu içten
etkileşimler çocuk sahibi olmanın temelinde yatan gizli hazinedir. Anne ve çocuk
gün içinde paylaşıma dayalı, sevgi dolu zamanlar yaşadıkça içsel olarak mutlu
hissetmeye başlarlar. Kurulan bu olumlu, yakın sosyal ilişkiler iki tarafın
birbirini tanımasına yardımcı olur. Birbirlerini neyin eğlendirdiğini,
neyin sakinleştirdiğini, neyin mutlu ettiğini ve neyin üzdüğünü öğrenirler.
Erken çocukluk döneminde ilişkide verici taraf olma sorumluluğu annede olsa da
ilerleyen zamanda çocuk da annenin hem duygusal hem sosyal beklentilerini
karşılamak için pek çok şey yapar. Anne ve çocuğun dönüşümlü olarak birbirinin
istek ve ihtiyaçlarına cevap verme şeklinde devam eden sevgi oyunu yaşam boyu
sürer.
Öncelikleriniz değişir…
Anne olan bir kadının hayatındaki pek çok öncelik değişmiştir. Mesela, çocuksuz
bir kadınken arkadaşlarınızla dışarı çıkmak en keyif aldığınız şeylerden biri
olabilir ama anne olduğunuzda rahat ve güvenli ev ortamında buluşmayı daha çok
tercih etmeye başlarsınız. Çocuksuz bir kadınken bazı günler öğünleri
geçiştirebilirsiniz ama bir çocuğunuz olduğunda evde her gün sağlıklı yemeklerin
pişiyor olması bir zorunluluk haline gelir. Elbette ki çocukla birlikte değişen
önceliklere uyum sağlamak ve annelik rolünü kabul etmek zaman zaman tüm
anneleri zorlayabilir. Yine de çok az anne vardır ki çocuğunun gülümsemesi ya
da neşeli bir bakışını başka bir şeyle değişmek istesin. Bir kadını baştan sona
değiştiren annelik deneyimini yaşayan tüm kadınların anneler günü kutlu olsun…
Uzman Psikolog Sinem Olcay Kademoğlu