YAKIN İLİŞKİ KURARAKEN EŞİMİZİ NASIL SEÇMELİYİZ?
BY: admin
Psikiyatri Yazıları
Yorumlar:Yorum yapılmamış
AŞK:”Seni seviyorum; çünkü SANA İHTİYACIM VAR…”
SEVGİ:”Sana ihtiyacım var; çünkü SENİ SEVİYORUM…”
Yakın ilişki, ‘’anlayış ve ilgi görme ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli yakınlığı ve bireysel gelişimi sağlamaya yeterli uzaklığı’’ sağlayabilmelidir. Yetişkin dönem ilişkilerini tanımlarken sıklıkla kullanılan ‘’biriyle özel olma, mahrem, yakın ilişkide olma(=intimacy)’’ kavramı, birliktelik ya da evlilik kalitesi ve doyumunu değerlendirirken karşımıza çıkan önemli kavramlardan biridir. BEN ‘leri kaybetmeden BİZ olabilmek…
İnsanoğlunun kalbinde samimi olmak ve birbirlerini sevmek için duyulan arzular yatar. Evlilik bu yakınlık ve sevgiye duyulan gereksinimi karşılamak için tasarlanmıştır…
Önleyici ve iyileştirici tüm girişimler, YAKIN İLİŞKİ kavramına odaklanarak geliştirilmiştir. Aile ilişkilerinden, isteğe bağlı olarak oluşturulması, mahrem olmaya ya da biriyle özel yakınlık içinde olma durumuyla ayrılmaktadır. Karşılıklı yoğun bir duygu paylaşımı vardır ve kırılgandır. Aile ilişkileri ise genelde tek yönlü olur ve daha çok bakımı içerir.
Çift olma ya da birlikteliğin başlamasında eş seçimi, temel aşamalardan biridir. Eş seçimi dört faz içeren karmaşık bir süreçtir:
1-FİZİKSEL ÇEKİCİLİK: Etkileşime uygun kişiler arasından fiziksel olarak çekici gelen, ilgi, zeka, kişilik, önem verilen davranışlar ve değerler arasından benzer olan eşler seçilir.
2-KENDİNİ AÇMA: Kişinin kendini açarak, karşısındakiyle değerlerini karşılaştırdığı dönem gelir. Bu aşamada uyum sağlanırsa;
3-UYUM SAĞLAMA: Rol uyumu ve ortak empatinin oluşumu değerlendirilir. Birliktelikle baş gösteren gerilimler ve güçlükler, ayrılmanın bedeliyle karşılaştırılır. Çekim yeterince derinse ve ayrılmaya karşı engeller yeteri kadar güçlüyse ilişkinin yoğunluğu artar.
4-UZUN SÜRELİ BİRLİKTELİĞE KARAR VERME: Bu aşamadan sonra çift, evlilik ya da uzun süreli birlikteliğe karar verir. Aşık oldukları dönemin başlangıcından ilişkilerinin temelini oluşturan idealize görüşler ( ya da ortak projeksiyonlar) yerine, diğerinin güçleri, zayıflıkları ve kişisel özelliklerinin iletişim becerilerine yansıyan güçlüklerle baş edebilme yöntemleri geliştirilmelidir. Bu dönem, birçok çift için sıkıntılıdır ve bir çift terapisine ihtiyaç duyulabilir.
Yapılan araştırmalarda da evlilikte uyumun en zor dönemi ilk yıl olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde uyum sağlanamadığında ortama 7-8 yılda boşanma ya da ayrılık olmaktadır.
Evlilik, dinamik bakış açısıyla, kişinin ebeveynlerinle olan bağımlılık ilişkisinden, eşle yapılan akran ilişkisine geçiş olarak tanımlanmıştır. Evlilik ya da yakın ilişkilerde bağımlılık kavramı önemlidir ve bağlanmadan farklıdır. Evlilik ilişkisini sürdürme niyeti bağlılık olarak tanımlanırken; bağlanma iki kişi arasındaki paylaşılan inançlar, değerler, anlam ve kimliklerin paylaşımından doğan sembolik bağları ifade etmektedir. Bu bağlamda bağlılığın evlilik doyumundan farklı olduğunu, daha çok istikrarı belirlediği, farklı ölçülerle değerlendirilmesi gerektiği vurgulamaktadır.
ÇİFTLERDE EVLİLİK YAŞAM DÖNGÜSÜ
Evlilik ilişkileri, zaman içerisinde, hem devamlılık, hem de esnek değişim gösterir. Bunların zamanlanması ve içeriği her çift içinde olduğu belli kültür ya da kültürlerce tanımlanır. Dünyadaki çoğu toplumda çiftler, evliliğe, arkadaşlıktan veya uzun süreli bir ilişki evresinden geçerek gelirler. Evlilikleri süresinde küçük çocuklara sahip olup, onları yetiştirme, ergen büyütme, çocukları daha bağımsız yaşamaya hazırlama ve ardından tekrar çift yaşamına uyum sağlama evrelerinden geçerek gelirler.
Etnik köken, ırk, sosyal eğilimler, eğitim düzeyi, bireysel istekler ( çocuk yapıp yapmama kararı ya da kısırlık…) veya sosyal kısıtlılıklar gibi bir çok etken bu evreleri etkiler. Çoğu çift, ayrıca uyumu zorlaştıran stresli yaşam olayları yaşarlar ( iş kaybı, ebeveynlerden biri ya da her ikisinin birden hastalanması, beklenmedik ölüm, zorla ya da isteğe bağlı göç gibi …) Bu olaylara ve değişikliklere uyum gösterebilen, kaynaklarını paylaşabilen çiftler daha iyi işlevsellik gösterirler.
BOŞANMA, en çok evliliğin ilk birkaç yılında görünüyor olsa da, herhangi bir zamanda olabilir ve çiftler istikrarlı evlilik mutluluğundan asla emin olamazlar. İstikrarlı ilişkileri olan çiftler için bile ilişkilerinin içeriği ve yapısında önemli değişiklikler olabilir. Eşler kendileri gelişir, aile rolleri değişir, çocukların gelişimi ve ayrılması, iş rollerinde değişiklikler, ekonomik gelişme veya düşme gibi değişimler yaşayabilirler. Bu gibi değişiklikler, ilişkilerin işlevselliğinde, eşlerin hedeflerinde ve her ikisi için beklentilerde kaymalara neden olabilir. Bu nedenle çiftlerin değerlendirilmesinde evlilik ilişkisinin gelişimsel özelliği de dikkate alınmalıdır. Çiftlerin iletişim sorunlarının iyi bir nedensel modeli, uzun dönem değişikliklerle birlikte kısa dönem dalgalanmaları kapsamalıdır.
Her evlilik ‘’biricik’’ olmasına rağmen, ilişkilerin birçok özelliği öngörülebilir ortak değişikliklere girmektedir. Flört ve erken evlilikten, ebeveynlik orta yaşam ve geç yaşama kadar olan çift süreçleri gibi. Bu nedenle, evlilik değerlendirmesi, bir çiftin şimdiki işlevselliğini bir değişim sürecindeki yeriyle göz önüne almalıdır. Ayrıca, çiftin gelişimsel hedeflerini anlamak, özellikle önemlidir, çünkü bu hedefler değişebilir veya yönünü değiştirebilir. Örneğin, gelecek için beklentiler ve hedefler değişim için bir uyarı oluşturuyor olabilir, aynı zamanda katı standartlar ve hatalı varsayımlar bu hedeflere ilerlemeyi engelliyor olabilir.
Evlilik yaşam döngüsü modeli klinisyenleri, evlilik ilişkisinin alanları ve evliliklerinin farklı dönemlerinde çiftlerlerle ilişkili olabilecek potansiyel stresörler konusunda uyarır.
EVLİLİK ÖNCESİ VE ERKEN EVLİLİK İLİŞKİLERİ
Bu dönemde evliliğe olan uyum değerlendirilir. Evlilik öncesi çiftin tanışma süreci, evlilikten bir birinden olan beklentileri, köken ailenin kültürel yapısı, yeni çiftin evlilik uyumunda etkili olacaktır. Uzun süreli ilişkinin evliliğe dönüşmesi ve batı kültüründe evlilik öncesi birlikteliğin denenmesinin evlilik üzerine olan etkileriyle ilgili farklı bulgular vardır.
Başlangıç görüşmelerinde bu dönem değerlendirirken aşağıdaki konulara dikkat edilir.
- İlişkideki sorunlar bağlılığın gelişmesiyle ilişkili mi? Her bir eş için ilişkideki bağlılığı etkileyebilecek ödüller, harcamalar, yatırımlar ilişki için doyumlu mu? Aynı zamanda alternatiflerle ilgili algılama nasıl?
- Güçlükler ilişkideki yakınlık-uzaklık veya bağımlılık-özgürlüğü düzenlemeyle ilişkili mi? Bu alanlarda eşlerin beklentileri ve standartları neler?
- Eşlerin kendi ailelerinde evlilik tipi ve eş rolleri nasıl? Boşanma var mı? Evlilikle ilgili katastrofik beklentilere veya başka korkulara neden olmuş mu?
- İlişkiyle ilgili genel olarak olumlu hisler var mı? Şimdi veya gelecekte, ilişkide gerginliğe yol açabilecek etkisiz sorun çözme veya olumsuz etkileşimler var mı?
- Eşlerin iletişim ve sorun çözme yöntemleri etkili mi?
- Fiziksel şiddet veya fiziksel şiddet için kışkırtıcı sözler var mı?
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
facebook.com/antalyaterapipsikiyatri
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 0 (242) 316 98 99