Otizm; yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkan, gelişimde gecikme ya da sapmaların olduğu, “gelişimsel sendrom” olarak tanımlanan bir nöro-psikiyatrik bozukluktur.Gelişimsel sendrom oluşu nedeniyle , yaşam boyu sürdüğü için; otizm bir “engel” türü olarak ifade edilir.Otizmde görülen belirtiler 3 temel grupta yer alır:
Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk
Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk, sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal gücü yetersizliği
Basmakalıp, tekrarlayıcı davranışlar; ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı
İlk defa 1943 yılında tanımlanan, otizmin nedeni konusunda tıp dünyasında henüz bir kesinlik yoksa da; son on yıldır yapılan araştırmalar otizmin biyolojik bir kaynağının olduğu yönünde bulgular vermektedir.Beyin yapısındaki bazı bozukluklar, beyincik gelişiminde bozukluk, gen ve kromozomlardaki sorunlar otizmin nedenleri arasında düşünülmektedir.
Görülme sıklığı on bin kişide 4 – 5 olup erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir.
OTİZM NE DEĞİLDİR ?
Duygusal yosunluk ya da emosyonel stres sonucu değildir.
Sosyal temastan kaçınmak için inatçı bir arzu değildir.
Anne-babanın reddinden ya da soğuk ebeveynlikten kaynaklanmaz.
Bir ruhsal bozukluk ( akıl hastalığı ) değildir.
Herhangi bir sınıfa özgü değildir.
Bazı dar alanlarda özel yetenekleri olmasına karşın, otistiklerin zekaları yanlış anlaşılmıştır.
Tamamen tedavi edilemez ama gelişme ve iyileşmeler gözlenir.
OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
Otizmle birlikte % 60-70 ‘inde zeka sorunları, % 33’ünde epilepsi, görme sorunları,işitme sorunları, kabızlık, alerji sorunları da görülebilir.
Göz teması yoktur ya da kısa sürelidir ya da sabit ve delip geçen bakışları vardır.
Diğer insanlarla sosyal etkileşimleri yoktur ya da tanıdık ve yabancı ayırt etmeksizin etkileşimde bulunurlar.
Bazen anne – babaya ; yabancı insanlara davrandıkları gibi davranırlar.Anne-babayı tanıdığını belli etmeme ya da coşkuyla karşılık vermeme görülür.
Çevrelerindeki insanları ( anne – baba dahil ), birer araç olarak mekanik biçimde kullanırlar.Örneğin; annenin elinden tutup istediği şeye ulaşmak için götürmek gibi.
Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istemezler. ( Bu gibi durumlarda itme, kasılma vb. türden hareketler gözlenebilir.)Ya da bazen yer, zaman, kişi ayırt etmeksizin dokunurlar.
Karşılılıklı gülümseme yoktur ya da azdır.
İsteklerini parmakla gösterme yoktur.Bunun yerine yetişkinin elini istediği şeyin üstüne koyar.
Parmakla gösterilene bakmazlar.
Sevinçlerini, başarılarını ya da hoşuna giden şeyleri insanlarla paylaşmazlar.
Çevresindeki insanları fark etmezler ve ilgilenmezler.Fark etseler bile bu kez de insanların duygu, düşünce, istek ve ihtiyaçlarını fark edemezler.
Seslenildiğinde adlarına tutarlı olarak bakmazlar.
Akran ilişkileri yoktur ya da bu konuda sorunlar vardır.
Sosyal kuralları anlamada ve uymada güçlükleri vardır.
Selamlaşma ve vedalaşma hareketlerini yapamazlar ya da farklı biçimde yaparlar ( ters yönde el sallamak gibi).
Canları yandığında yardım ve şefkat aramazlar.
Sır tutamazlar, yalan söyleyemezler, saf ve dürüst oldukları için kolaylıkla kandırılabilirler.
Empati (kendini başkalarının yerine koyma) kuramazlar.
Konuşma hiç yoktur ya da yeterli sözcük dağarcığına sahip değildirler.
Karşılıklı diyalog kurmada yetersizlik gösterirler.Bazen monolog halinde konuşurlar.
Konuşmanın içeriği ve şeklinde normalden farklılık söz konusudur.Anlamsız ve uydurma sözcükler,tekrarlayan sözcük ve cümleler, bir sözcüğü başka bir sözcük yerine kullanma gibi.
Konuşmada hiç kimseye hitap etmezler ve kimseden cevap beklemezler, söyledikleri, işittikleri ile ilgili değildir. Konuşma monotondur, ses tonu, ritmi, ses hızı ve vurgusunda problemler görülür.
Kendilerine söylenen bir şeyi aynen tekrarlamaya sıklıkla rastlanır.( Ekolali; yankı konuşması) Örneğin; “ Bir kurabiye ister misin?“ sorusuna “ Bir kurabiye ister misin?“ diye cevap verirler. Ya da “sütünü iç Ayşe” dediğinde çocuk “sütünü iç Ayşe” der.
Şahıs zamirlerini karıştırırlar. Kendinden “ben” yerine “sen” diye bahsederler.Örneğin;su içme isteğini “su istiyorsun”ya da kendi ismini kullanarak “Ali su istiyor”gibi ifade eder.
Çok nadiren “evet” ve “hayır” kelimelerini kullanırlar.
Çoğu zaman soru soramazlar.Sorulara cevap vermekte zorlanırlar.
Eş anlamlı ya da zıt anlamlı kelimeleri karıştırırlar.
Soyut kavramları, kelimelerin mecazi anlamlarını, deyimleri, esprileri anlayamazlar.Örneğin; “çenen düştü” deyimini somut biçimde anlarlar.”komşu komşunun külüne muhtaçtır”deyimini kül ihtiyacı olarak yorumlarlar.
Oyun oynama becerileri farklıdır. Oyuncaklarla amacına uygun oynayamazlar.Örneğin;arabayı sürmek yerine tekerleklerini döndürmek gibi.Hayali (sembolik) oyunları oynayamazlar.Sembolik oyunu oynayabilenlerde ise senaryolu (rollü;evcilik gibi) oyun oynama becerisi görülmez.
Akranlarıyla grup oyunları oynayamazlar.Oyuna katılabilseler de kurallarını anlamakta zorlanırlar.
Sıklıkla tekrarlanan davranışlar(stereotipi) söz konusudur.Örneğin; durmadan tabak ya da herhangi bir cisimi döndürme, vücudunu ileri – geri/sağa-sola sallama, kendi etrafında dönme, parmaklarını gözleri önünde hareket ettirme, kollarını kanat gibi çırpma,parmakları ile havada birtakım şekiller oluşturma, ellerini ritmik hareketlerle vücudunun herhangi bir yerine ya da herhangi bir yere vurma vb.)
İlgilerini en çok; dönen, hareket eden nesneler, renkler, ışık ve gölge yansımaları çeker.
Belirli bir nesneye, alışılmışın dışında bir ilgi ve bağlılık gösterirler ve bu nesnelerle tekrarlayan bazı hareketler yaparlar.Örneğin; kredi kartı, şampuan şişesi, metalik ve ışıklı dönen nesneler gibi objeleri elinde tutma, evirip çevirme, döndürme, sıraya dizme gibi uğraşlar içinde olurlar.Bunlar ellerinden alındığında öfkelenirler.Ya da öfkeli ve sıkıntılı olduklarında ancak bunlarla sakinleşirler.
Daralmış bir ilgi alanları vardır.Örneğin; müzik, klipler, sayılar, logolar, amblemler, reklamlar vb.
Aynılığı korunmasında ısrarcıdırlar, değişikliğe tepki gösterirler.Örneğin; ev ya da okul ortamdaki eşya ve düzen değişikliği,aynı kıyafeti giymek isteme, bir yere giderken hep aynı yoldan gitmek isteme, gibi. Bazı otistikler ise bu değişiklikleri fark etmeyebilirler.
Aşırı titiz, düzenli ve detaycı olabilirler.Örneğin; duvardaki küçük bir lekeyi bile fark edebilirler.
Nesnelerde ve insanların giysilerinde bazı ayrıntılarla yoğun biçimde ilgilenirler.
İnsiyatif kullanamazlar. Karar vermekte zorlanırlar.
Kelimeler bazen soyut geldiği için, söylenenleri anlamakta ve yapmakta zorlanırlar.
Taklit yetenekleri zayıftır. Bu nedenle öğrenmede büyük zorluk yaşarlar.
Dikkatleri çabuk dağılır ve kısa sürelidir.
Öğrenme sorunları vardır:
-Kalıp halinde öğrenirler.
-Sıralama yapmada zorlanırlar.Örneğin; 5 ten sonra hangi sayının geleceğini bilemezler.
-Bütünden ziyade ayrıntıya dikkat ettikleri için bağlantı kurmakta ve öğrendiklerini bütünleştirmekte zorlanırlar.
-Yargılama becerileri akranlarının düzeyinde değildir.
-Okuma ve yazma öğrenirken gramer vb hataları olabilir.Bazen erken yaşta anlamını bilmeden okuma (hiperleksi) görülür.
-Sağ-sol, önünde-arkasında gibi yönleri ve mekansal kavramları öğrenmekte zorlanırlar.
Bazı alanlarda özel becerileri ve yetenekleri olabilir.Bu alanlar;
-Müzik ( konuşmadığı halde şarkı söyleme, enstrüman çalma gibi)
-Bellek (reklam sloganları, plakalar,yollar, logo ve amblemler vb.)
-Sayılar ve sayısal ilişkiler (güç matematik işlemlerini akıldan yapabilme gibi)
-Mekanik (çok parçalı yap-bozlar, bilgisayar, teknik aletler, mekanik oyuncakları söküp takabilme gibi)
-Resim yapma
Bazı uyaranlardan (yüksek ses, ışık vb.) rahatsız olurlar.
Acıya, ağrıya ve soğuğa karşı tepkileri ilgisizlikten aşırı hassasiyete varan iki uç arasında gidip gelebilirler.
Çevrelerindeki gerçek tehlikelerin farkında değildirler.Ya da kendilerini koruyamazlar.
Kafasını vurma, ellerini ısırma gibi davranışlarla kendilerine zarar verebilirler.
Kendine özgü, abartılı ve uygunsuz korkular görülebilir.
Çevreye zarar veren davranışlar, huysuzluk ve öfke nöbetleri,isteklerinin engellenmesine karşı tahammülsüzlük gibi davranış problemleri görülebilir.
Yemek problemleri vardır.Örneğin; çiğnemekte güçlük çekebilir, katı yiyecekleri reddedebilir, tek bir yiyeceğe takılıp kalabilirler.
Tüm gece uyanık kalma, az ya da çok uyuma, anne ile yatma isteği gibi uyku problemleri söz konusu olabilir.
Bazıları aşırı hareketli iken bazıları ise kas gücü yokmuş gibidirler.
Sebepsiz ve uygunsuz ağlama ve gülmeler görülebilir.
Otistik çocukların özellikleri, yetenek ve becerileri geniş bir yelpaze içinde dağılım gösterir. Bu nedenle yukarıda sözü edilen belirtiler ve özelliklerin hepsi her otistik çocukta görülmeyebilir.Bu şekilde zeka düzeyi iyi ve otistik özellikleri az olan çocuklar için, “yüksek işlevsel otizm” ifadesi kullanılır.
Otizmde, erken teşhis ve erken müdahale çok önemlidir.Ancak henüz otizme yönelik kesinleşmiş bir tedavi yoktur.Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel bozukluktur.Bazı belirtiler ortadan kalkabilir ve iyi bir eğitimle otistik bireylerin uyum yetenekleri ve becerileri geliştirilebilir.İlaç tedavisi; özellikle yoğun hareketlilik, uyku sorunları, yoğun davranış sorunları, yeme sorunları, kendine ve çevresine zarar veren davranışlar, sıkıntı ve kaygı gibi durumlarda kullanılır.Ancak tüm uzmanların ortak görüşü; en etkin yöntemin gerektiğinde ilaç tedavisiyle de desteklenen “eğitim” olduğudur.
Yaşları ilerledikçe; çevreye ilgilerinin arttığı, değişikliklere daha az direnç gösterdikleri, davranış problemlerinin azaldığı, kendilerini tehlikelerden korumaya başladıkları görülür.Otistik belirtilerin zamanla azaldığı görülse de, genelde tümden yok olmadığı bilinmektedir; sosyal beceri ve iletişimdeki sorunlar devam eder. Genelde bu çocuklar, yaşamlarının her döneminde bir ölçüde gözetime ihtiyaç duymaktadırlar.Zeka düzeyi ,dil gelişimi, ailenin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olarak, bağımsız bir yaşam ve kendine yeterli olma, bir iş sahibi olma çok az sayıda otistik için ( %1-2’si) mümkün olabilmektedir.
Unutmamak gerekir ki otizm, otistik çocukların tek özelliği değildir.O da hepimiz gibi değişik yönleri olan bir kişiliğe sahiptir.Karşılaşılan her sorunu otizme bağlamak uygun değildir.
Otistik çocuklara; önce bir birey gibi, daha sonra otizm belirtileri nedeniyle öğrenme becerileri engellenmiş bir çocuk gibi davranılmalıdır.
OTİSTİK ÇOCUKLARIN EĞİTİMLERİNDE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER
Sınıfınızda “otistik” bir çocuk varsa,her şeyden önce bu çocuğun zihinsel engelli,işitme engelli ya da bu durumun bir akıl hastalığı olmadığını, bu tür çocukların sevgi dolu,anlayışlı,kabul gören ve doğru bir yaklaşımla; kapasitelerini ortaya çıkarabileceklerini bilmemiz gerekmektedir.
Otistik çocuklar,yeni karşılaştıkları ortamlarda tedirgin olacaklarından ve okul yaşantısı da onlar için yepyeni bir ortam olacağından, ailenin; okul açılmadan önce, öğretmeni, okul müdürü ve idarecilerini, okul binasını ve okuyacağı sınıfı çocuğa tanıtması önemlidir.
Öğretmeni olarak, kendi resminizi aileye verin, bu resmin büyütülerek, çocuğun odasına asılmasını sağlayın.
Okul açıldıktan sonra,tüm sınıf öğrencilerinin toplu resimlerini, aynı şekilde aileye ulaştırın ve çocuğun odasına koyulmasını sağlayın.
Çocuğun okula gelirken sevdiği bir oyuncağı ya da bağımlılık duyduğu nesneyi, yanında getirmesine izin verin .Ancak sınıfın ve kendisinin dikkatini dağıtacak şekilde davranmasını engelleyin (getirdiği nesneyi ders saati içinde çantasının içinde,cebinde ya da sıranın içinde tutmasını sağlayın). Çocuğun olmadığı bir zaman seçin ve çocuğu, diğer sınıf öğrencilerine tanıtın ve yardımcı olmalarını isteyin .”Arkadaşınızın hareketlerini taklit etmeyin, gülmeyin, alay etmeyin,onun özel durumundan dolayı yapılan özel uygulamaları sizde talep etmeyin”şeklinde açıklama yapın.
Aynı şekilde diğer çocukların velilerini toplayarak otistik çocuklarla ilgili bilgiler verin ve yardımcı olmalarını isteyin.
Otistik çocuğun ailesi ile yakın işbirliği içine girin.
Otistik çocuklar, çoğu kez öğrendikleri davranışları, kendilerine öğreten kişiden başkasına kullanamaz.Yani genelleme ve transferde güçlükleri vardır.Evde öğrendiğini okulda, okulda öğrendiğini evde kullanamaz.Bu nedenle çocuğun davranışları ile ilgili anekdotlarınızı yazacağınız bir defter tutun. Ailesine böyle bir defter tutmasını sağlayın ve bunların içeriklerini haftada bir karşılıklı konuşarak paylaşın.
Çocuğu sınıf içinde ilk üç sıradan birine oturtun.Özellikle duvar tarafına ve yanına özel seçilmiş,yardıma hazır bir öğrenci ile birlikte oturtmaya özen gösterin.
Çocuk nasılsa anlamıyor,duymuyor,ilgilenmiyor düşüncesi ile yanında ya da duyabileceği ortamlarda otizm ile ilgili ve çocuğun davranışları ile ilgili konuşmaktan kaçının.
Nasılsa konuşmuyor diye söz hakkı vermemezlik etmeyin.Soracağınız soruları,kısa kalıplar halinde ve kısa cevaplar verilecek şekilde seçin.(Örneğin:19 Mayıs1919’da Atatürk nereye çıkmıştır?ya da 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan kimdi? gibi)
Çocuk bir kelime söyleyip devamını getiremiyorsa onun cümlesini tamamlayın. (Örneğin19 Mayıs 1919’da ne oldu sorusuna;”Samsun”cevabı aldıysanız,bu tarihte Atatürk’ün Samsuna çıktığını anlatmak istiyorsun evet doğru …..gibi)
Mümkünse yazılı ve sözlü yoklamaları test tipinden ya da “evet”, “hayır” tipinde sorulardan oluşturun.
Çizgisiz bir defteri geniş aralıklı çizgiler çizdirerek (ailesine çizdirebilirsiniz) kullanmasını sağlayın.
Yazılı yoklamalarda,çocuğun daha iyi algılayabilmesi için,soru cümleleri arasındaki satırları daha geniş tutun,ayrıca cevap için ayrılan boşluğun,diğer çocuklarınkinden daha geniş olmasına özen gösterin.
Otistik çocuklarda el-göz koordinasyonunda bozukluk olduğundan, çocuğu düzgün yazmaya zorlamayın.
Bu çocukların kısa sürede dikkatleri dağıldığından belli aralıklarda dersten çıkmalarına izin verin.
Teneffüste ve dersten çıktıklarında,(aile tarafından ya da okul idaresi tarafından sağlanan)destek bir kişi ya da destek öğretmen gözetiminde olmalarını sağlayın.
Çocuğun hangi dersten zevk aldığını tespit edin (muhtemelen sözel derslerde daha çabuk sıkılırlar) zevk aldığı derslerden sınıftan çıkarmanıza gerek kalmaz.Özellikle beden eğitimi, resim,müzik gibi aktivite derslerinden dışarı çıkartmayın.Dersten çıkarmayı belli bir süre için yaptığınızı vurgulayın. Çocuk bu süre sonunda tekrar sınıfa döneceğini bilmelidir.
Sınıfındaki bazı öğrencilerle “arkadaşınızla birlikte gezin,ip atlayın,aranıza alın”gibi örgütlemeler yapın.
Otistik çocuğa acıma duyguları ile yaklaşmayın,kayırmaya çalışmayın.
Diğer çocuklara uyguladığınız kuralları,bu çocuğa da uygulayın.
Çocuğun tekrarlama (sallanma vb.) hareketlerini durdurun.(Soru sorarak dikkatini başka yöne çekerek vb.)
Gözleri boşluğu bakıyorsa, dikkati dağınıksa ;el çırparak ya da bir yere vurup ses çıkartarak dikkatini tekrar uyandırın.Baktığından emin olun. Gerekiyorsa elinizle başını çevirin.Uyarılarınızla otoritenizi ortaya koyun.Uyarılarınızı kısa komutlarla yapın. Örneğin; “Doğru davranmadın, kızdım.” ya da “Düşünmeden davranıyorsun, sana kızıyorum” ya da “Hayır! Otur yerine!”gibi.
Uyarınıza tepkisiz davranıyorsa yanına gidip yerine oturmasını sağlayın.Yine kurala uymuyorsa süre vererek sınıf dışına çıkarın.(Ders başında ise;”10 dakika dışarıya çık!”, ders sonunda ise; “teneffüse kadar dışarı çık!” denilebilir.)
Yapabileceği görevler verin.(Tahtayı sil,defteri getir,haritayı getir,tebeşiri kutuya koy vb.gibi.)
Olumlu her davranışında ödüllendirin.Örneğin; sınıf tarafından alkışlanması, öğretmeninin “aferin” demesi, “ne güzel yaptı değil mi çocuklar?” sorusuna sınıfın “evet” demesi gibi sosyal ödüller kullanın.Ancak çocuğun özelliğine göre bazen sevdiği bir yiyecek de teneffüste ödül olabileceği gibi, çocuğun bağımlı olduğu nesnesi de ödül olarak kullanılabilir.
Otistik çocuklar organize etme ve sıralama yapmakta zorlandıkları için, yazılı ya da görsel ipuçları kullanılarak günün akışının belirlenmesine ihtiyaç duyarlar.Sınıftaki bir panonun bir bölümüne sırasıyla o gün yapılacak çalışmaları, öğrencinin düzeyine göre yazılı ya da yazılı ve resimli olarak yerleştirin sonra, biten çalışmanın ipucunu kaldırın.Böylelikle otistik öğrenciniz hem günün akışını hem de olayları bütünleştirmeyi öğrenecektir.Bu da olası belirsizlikten kaynaklanan huzursuzluk ve öfke nöbetlerini ortadan kaldırabilir.
Otistik çocukların görsel hafızaları daha iyi olduğu için, öğretim çalışmalarında görsel ipuçlarından (resimler, üç boyutlu materyaller gibi) yararlanın.
Otistik öğrencinize okuma-yazma öğretirken, düzeyine göre tümevarım yönteminden de yararlanabilirsiniz.
Çocukla ilgili yaptığınız tüm çalışmalarda çok uzun bir zaman geçtiği halde öğrenmenin gerçekleşmemesi cesaretinizi kırmasın. Çünkü bir süre sonra mutlaka yeni bir beceriyi öğrendiğini göreceksiniz.
“Ayrıca ,unutmayın ki böyle bir çocuğa hepimiz sahip olabilirdik!..”
OTİSTİK ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE AİLELERE ÖNERİLER
Çocuğunuzun eğitiminde başlıca amaçlar:
Davranış problemlerini azaltmak,öz bakım becerisini geliştirmek,akademik beceriler kazandırmak,yetersizliklerinin üstesinden gelmelerini sağlamak,yaşamdan zevk almalarını sağlamak olarak belirleyin.
Çocukla ilgili; nasılsa anlamıyor,duymuyor, ilgilenmiyor diye çocuğun yanında ya da duyabileceği ortamlarda “Otizm” den, çocuğun davranışlarından bahsetmeyin.
Günlük bir plan yapın.Bu planla ilgili –anlamıyor, dinlemiyor gibi gözükse de –çocuğa bilgi verin. Günlük planı altı yazılı resimlerle bir panoya yerleştirin ve biten faaliyetin resmini kaldırın.Planda belirtmediğiniz faaliyeti aniden çocuğun yapmasını istemeyin.Örneğin; çocuğu daha önce bilgilendirmediyseniz “Hadi parka gidiyoruz” vb. demeyin.Yemek saatini veya uyku saatini , hangi saat olarak belirlediniz ve çocuğa söyledinizse, mutlaka bu saatlere sadık kalarak uygulayın.Plan yapılarak günün akışının anlatılması otistik çocuk için önemlidir.Çünkü sıralama ve organize etmekte zorlanırlar, bütünleştirmekte sorunları vardır; ancak düzeni ve rutini severler.Bu nedenle bu tür planlarla belirsizlikten kaynaklanan huzursuzluk ve öfke nöbetleri önlenmiş olur ve gün içinde neler yapacağını öğrenir.
Becerileri bir bütün olarak değil, basamaklara bölerek öğretin.İlk basamağı iyice öğrettikten sonra ikinci basamağa geçin.İlk basamak için çok fazla egzersiz yaptırın.Öyle ki çocuk için otomatik hale gelsin.Sonra diğer basamağa geçin.
Öz bakım becerilerini öğretirken her beceriyi kolaydan zora giden basamaklarla öğretin.Örneğin; bardakla su içme becerisi,bıçak kullanma becerisine göre öğrenmesi çok daha kolay bir beceridir.Öğretmeye ilk önce bardaktan su içme becerisi ile başlayın.Bu beceriyi iyice öğrendikten sonra,kolaylık sırasına göre el yıkamak, kaşıkla yemek, çatalla yemek, bıçakla yemek gibi diğer becerilerine geçin.Örneğin “pantolon çıkarmak” becerisini öğrenmek “ayakkabı giymek becerisinden daha kolaydır.İlkönce pantolon çıkarmasını (basamaklara bölerek) öğretin.Eğitim sırasında; kemerli, fermuarlı pantolonlar yerine lastikli pantolonları tercih edin.Aynı şekilde düğmesiz bluzları, bağcıksız şapkaları vb. tercih edin.Daha sonra kolaylık sırasına göre;bluz giymek, pantolon giymek, çorap giymek, ayakkabı giymek vb. becerilerine geçin.
Her beceride,mutlaka başlangıçta çocuğun ellerini tutarak yardım edin ve çok tekrar edin.Zamanla kendi başına yapmayı öğrenecektir.Mutlaka her işi başarı ile bitirmesini sağlayın ve ödüllendirin.
Uzun cümlelerden çok kısa talimatlar verin ve hemen sonuca ulaşacağı faaliyetler üzerinde durun. Eğitime “otur”, “ellerini dizlerine koy”, ya da “bana bak” gibi becerileri seçerek başlayın.
Çocuğa”bana bak” deyin ve gözlerinize bakmasını sağlayın.Eğer baktıramıyorsanız, ellerinizle çenesinden tutup yüzünü kendinize çevirin.Çocuğunuz hiç göz kontağı kurmuyorsa bile tesadüfen size baktıysa hemen ödüllendirin.
Ödül olarak “aferin”, çok güzel yaptın” gibi cümleleri kullanabilirsiniz.Ya da çok sevdiği yiyecek-içecek ödül olabilir.(Coca-cola, çay,bisküvi,süt,cips,şeker vb.).Yine parka gitmek, kitap okumak, müzik dinlemek sosyal aktiviteler de ödül olarak seçilebilir.
Sürekli tekrar edilen ve ödüllendirilen davranışları daha çabuk öğreneceğini unutmayın.
Çocuğa verdiğiniz “otur”, “gel” komutlarına hiç tepki alamadığınızda yanına gidin, kollarından tutarak onun oturmasını ya da istediğiniz yere gelmesini sağlayın ve sonunda “tamam şimdi oldu” komutunu verin.
Komutlarınıza el işaretlerini de ekleyin.Örneğin; “gel” komutuna elinizle de “gel” işaretini ekleyin.Zaman içinde yalnızca “gel işareti” nizle gelmeyi öğrenecektir.Bu örneği diğer komutlar için de geliştirin.
Otistik çocuklar için kelimeler soyut olabileceği için, komutlarınızı gerektiğinde resim ya da objelerle destekleyin.
Zamanla elinizle tutup oturtma, götürme, getirme yardımlarını azaltın, kendi başına yapmasını sağlayın.
Seçilen uyarı kalıbını değiştirmeyin.Örneğin; “bana kırmızıyı ver” komutunu vermişseniz “şimdi kırmızıyı ver” şeklinde değişiklik yapmayın, çocuğun kafası karışabilir.
Kelime hazinesini geliştirmek için; önce kendi adını, anne-baba adını ve özel isimleri söyleyerek işe başlayın.Çevresinde gördüğü nesnelerin isimlerini ( kaşık, çatal gibi mutfak eşyalarını, hayvan isimlerini vb.) daha sonra fiilleri (uyumak, yürümek, koşmak vb.) ve sıfatları (güzel, çirkin, iyi, kötü vb.) öğretin.
Yeni öğretilen ile önceki öğretilen arasında bağlantı kurun.Örneğin; küçük, büyük kavramları öğretilmişse, renkler öğretilirken “küçük kırmızı kutu”, “büyük kırmızı kutu” gibi bağlantılar kurun.
Tuvalet eğitimi verirken çocuğu düzenli olarak tuvalete götürün, altını ıslak bırakmayın,sık temizleyin.
Çocuğu tuvalete götürdüğünüzde tuvalete oturmaktan korkuyorsa kucaklayın, sarılın ödüllendirin.Eğer altını kirletmişse hiç tepki göstermeden giysisini temizleyin.
Çocuğunuzun anne ile birlikte yatma ısrarcılığı varsa;
1. hafta: Çocuğun yatağının yanına annenin yatacağı portatif bir yatak koyun.
2. hafta:Yatağı çocuğun yatağından birkaç cm. uzaklaştırın.
3. hafta: İki yatak arasındaki uzaklığı arttırın ancak anne çocuğa dokunabiliyor uzaklıkta olsun.
4. hafta: Yatağı annenin çocuğa uzanamayacağı mesafeye taşıyın.
5. hafta: Yatağı çocuğun odasının kapısına çıkarın.
6. hafta: Yatağı koridora taşıyın.
7. hafta: Yatağı anne-babanın odasının kapısına kadar uzaklaştırın.
8. hafta: Anne kendi yatağında, çocuk odasında kendi yatağında yatsın.
Uyku düzensizlikleri söz konusu ise bir çocuk psikiyatrisine götürün.
Onun size karşılık vermemesini görmezlikten gelin ve daha yakın olmaya çalışın.
Onu kucaklayın, kucağınızdayken güzel sözler, şarkılar fısıldayın.
Hayali oyunları birlikte oynayın (araba sürme, uçak olma taklitleri yapın).
Parka götürüp salıncağa, kaydırağa binmesine, diğer çocuklarla birlikte olmasına fırsat verin.Çocukla birlikte dışarıda yemek yiyin, alışveriş yapın.Çocuğunuzu, çocuk tiyatrosuna ve çocuk sinemasına götürün.
Sırasını beklemesi gerektiğini öğretin.
Çocuğun tekrarlayan (iler-geri/sağ-sola sallanma,kendi etrafında dönme gibi) hareketlerini durdurun.Bunu soru sorarak, dikkatini başka yönlere çekerek vb.gibi yöntemlerle yapın.
Hatalı davrandığında otoritenizi belli edin; “hayır olmaz”, “doğru yapmadın kızdım”,“otur yerine” gibi.
İsteklerini ağlayarak, bağırarak yaptırmasına izin vermeyin.Öfke nöbeti bitinceye kadar bekleyin.Sakinleşince istediğini verin ve sakin durduğu için ödüllendirin.
Okula başlamadan (okula çocuğu yazdırdıktan sonra) okul binasını ,sınıfı, öğretmeni, müdür ve müdür yardımcılarını tanıtın öğretmenin bir resmini isteyen ve büyülterek çocuğun odasına asın.Daha sonra sınıf arkadaşlarının toplu resmini de asabilirsiniz.
Öğretmenlerle sıkı işbirliği içinde olun. Otistik çocuklar,çoğu kez öğrendiği davranışları kendilerine öğreten kişiden başkasına gösteremez Bu nedenle evde öğrendiğini okulda, okulda öğrendiğini evde kullanamazlar.Yani genelleme ve transferde güçlükleri vardır.
Bu nedenle çocuğun davranışları ile ilgili anekdotlarınızı yazacağınız bir defter tutun, öğretmeninde böyle bir defter tutmasını sağlayın ve bunların içeriklerini haftada bir karşılıklı konuşarak paylaşın.Eğitim çalışmalarında sıkı işbirliği içinde olun.
Çocuğun okuldan tam zamanında alınması önemlidir.Çünkü otistik çocukların rutinleri vardır.Bu nedenle okul çıkışında anne ya da babayı göremeyen çocuk paniğe kapılabilir, öfkelenebilir.
Çocuğu okula getirip götüren kişinin her zaman anne/baba olmamasında yarar vardır.Böylelikle otistik çocuk bağımsızlaşmayı öğrenebilir.
Evde karalama tahtası bulunmasında yarar vardır.
Sayıları, harflerden daha kolay öğrendiklerini bilin.Ancak bu çocuğa göre değişebilir.
Ara sıra eve sınıftaki 3-4 arkadaşını çağırın.Oyun ya da ödev konusunda birlikte olmalarını sağlayın.
- Çocuğunuzla çalışırken, çok uzun bir zaman geçtiği halde öğrenmesinin gerçekleşmemesi cesaretinizi kırmasın;çünkü bir süre sonra mutlaka yeni bir beceriyi öğrendiğini göreceksiniz.