Siz de yaşantınızda sık sık şu cümleyi kuranlardan mısınız? “Hayat ne kadar da garip, çoğu şeye anlam veremiyorum…” Hayaller kurarız, kurduğumuz hayallere yaklaştığımız zamanlarda da bazen geri adımlar atarız ya da tam arzu ettiğimiz şeyin gerçekleşmesi süreci ile aramızda çok az bir mesafe kalmışsa ilginç bir şekilde harekete geçmemeyi tercih edebiliriz. Arzularımızın hayata geçmesine çeyrek kala, kapılar önümüzde açılmaya başlamışken bilinçaltımız devreye girip bir şekilde yolumuzu kesebiliyor. Peki bilinçaltımız nasıl bizim düşmanımız oluyor? Bilinçaltımız düşmanımız olarak karşımıza çıktığı anlarda neler oluyor?
Değişim
önce bilinçaltını değiştirmekle başlar
Yaşamınızda
öyle anlar olur ki hiç bir şey yapmak istemezsiniz, hiç bir şeyden zevk
almadığınızı düşünürsünüz. Ama şöyle ya da böyle o üzüntülü zaman geçer
gider… Zaten geçmişe dönüp baktığında ne kadar çok üzüntülü olaylar
hatırlarsın, o olayları yaşadığın zamanlarda kendini ne kadar kötü
hissetmişsindir… Ama o zaman şimdi bu zamana ulaşacağını bilmiş olsaydın, acaba
o kadar olaylardan etkilenir miydin? Milyonlarca insan zihinsel olarak acı
çekiyor ve yardım bulmak için amaçsızca çabalıyor. İnsanlar sorularına sadece
cevap aramakla kalmıyorlar, hedeflerine nasıl ulaşabileceklerini, rüyalarını
nasıl hayata geçirebileceklerini de merak ediyorlar. Sadece istemedikleri
alışkanlıklarını ortadan kaldırabilmek için maddi manevi yatırımlar
yapıyorlar.
Hızlı tüketim kültürünün gelişmesiyle, isteklerini daha hızlı hayata geçirmek
için yeni metotlar arayan insanların sayısı giderek artıyor. Alternatif
terapilere olan ilgi şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok.
“Hayal
Etmek Bilmekten Daha Önemlidir ” A.Einstein
Çoğu insan
otomatik yaşar. Sahip oldukları potansiyelin farkında değildir. Gizli bir gücün
bir gün kendisini kurtarmasını bekler. Sihirli bir değnek bir gün yaşamlarını
değiştirecektir. Ama günler geçer. Bu hayal gerçekleşmez. Çünkü aradıkları
sihirli gücün kendi içlerinde olduğunu bilmezler. İtaatkar bir hizmetçi gibi
sahibinin emirlerini beklemektedir. Dile benden ne dilersin demek için
çırpınır. İstenen her şeyi vermeye hazırdır. Sır, anlamakla çözülür. Bu gücün
içinde olduğunu anlamak ve o hizmetkara gereken emirleri vermekle. O
hizmetkar bilinçaltıdır. Kişi kendinin, duygularının, düşüncelerinin farkında
olabilir. Ama bilinçaltının çok az farkındadır. Farkındalık zihnin gelişmesi ve
genişlemesidir. Farkında olarak birçok olumsuz davranışı değiştirmek mümkündür.
Sadece kendi içine yapılacak kısa yolculuklar bile birkaç hafta içinde birçok
sıkıntıyı yok eder.
Zihin iki
parçadır, bilinçli akıl bilinçaltına karşıdır.
Bir kişi
kendini düşündüğü zaman aslında Bilinçli aklını düşünür. Farkında olduğu
bilinçli aklıdır. Eylemleri yöneten, kararları veren akıl. Ama esas farkında
olunmayan büyük parça buzdağının görünmeyen kısmı bilinçaltıdır. Bilincin
birçok eylemi bilinçaltı tarafından yönetilir. Gerçek “BEN” odur. Onu anlamadan
kendinizi anlayamazsınız. Birçok
kişi kendini bulmak için dünyayı gezer. Ama o aranan “ben” geziyle bulunmaz. Ne
yatağın altındadır. Ne de kapının arkasında. Dışarıda değil içerdedir. Teorik olarak
özgür irademiz vardır. İstediğimiz her türlü kararı alma gücümüz vardır. Bu
kararları uygulama potansiyelimiz vardır. Ama bilinçaltının gücü ve arzuları
bunların çoğuna izin vermez. İstesek de yapamayız. Sabah hava yağmurlu ve
soğuksa canımız yatakta kalıp işe gitmemeyi ister. Ama bilinçaltı işi
kaybetmekten korkuyorsa hemen kalkar, giyinir ve gider. Alkolik içkiyi bırakmayı arzu eder. Karısının ona iğrenerek bakması,
yaşamının her gün aşağı doğru gitmesinden üzgündür. Ama tüm bilinçli arzusuna
rağmen içmeye devam eder. Obez zayıflamayı ister. Zayıflayınca kendini çok daha
iyi hissedeceğini bilir. Ama bir türlü yemesini kontrol edemez.
Bilinçaltının kendi
değişmedikçe, alışkanlıklar sürmeye devam eder
İnsanlar bilinçleriyle birçok kararlar verirler. Ama bilinçaltı kabul
etmez. İçerisi itiraz eder ve izin vermez. Bilinç birçok şeye karar verebilir.
Mantık yürütür. Nedenlerini bulur. Plan yapar. En yararlısının ne olduğunu
bilir. Ama bilinçaltı rıza göstermezse eli ayağı bağlı kalır. Güç
bilinçaltındadır. Enerji bilinçaltındadır. En güçlü irade bile onu yenemez.
Tabii ki bir iki gece alkolik ayık kalabilir. Obez 3-5 gün diyet yapabilir.
Bilinçaltı anlayışlı anne-baba gibi çocuğuna 3-4 gün müsamaha gösterir. Ama
bilinçaltının kendi değişmedikçe alışkanlıklar sürmeye devam eder. İrade sadece
yüzeye bir çentik atabilir. Bilinçaltı nasıl programlanmışsa öyle çalışır. Bir bilgisayar gibi. Hangi
programı yüklerseniz o programın sınırları içinde çalışabilirsiniz. Bu
programlar biz farkında değilken yerleşir. Biz doğruyla yanlışı ayırt etme
gücüne sahip olamadan önce yerleştirilir. Örneğin sinirli bir anne çocuğuna bağırır. “ Sen zaten hiçbir şeyi doğru
yapamazsın”. “Senin her şeyin yanlış”. Bu çocuk büyüdüğünde de başarısızlığa
programlanmıştır. Çünkü annesinin bağırdığı yaşlarda henüz bilinçli aklı
gelişmemiştir. Bu olumsuz telkinleri sansür edemez. Bilinçaltı hepsini gerçek
olarak kabul eder. Ve bu inancı yerleştirir. “Ben hiçbir şeyi doğru yapamam”.
Bilinçaltının değerlendirme yeteneği yoktur. Her fikri doğru olarak kabul eder.
Bir bilgisayar gibi. Yüklenen programları ret etme gücü yoktur. Bilinçaltına
yerleşen her fikir inanç olur. Davranışa yansır. Eğer çocukken bu program
yerleşmemiş olsa erişkin olduğu zaman böyle bir sözü ret edecektir. İnancı
haline getirmeyecektir. Bilinçaltı bilincin izin verdiği telkinleri kabul eder. Bilincin inandığı
telkini kabul eder. Ama sonradan bilinç kararını değiştirmek ister. Ama ilk
fikir bilinçaltına kazınmışsa değişmez. Yani zihnin iki parçası ayrılmaya
başlar. Bilinçaltı fikirler hakim olur. Bundan sonra bilinç ne isterse istesin
bilinçaltının kontrolü altındadır.
Hipnoz
Bilinçaltına Ulaşma Aracıdır
Aslında
hipnoz insanlar için bir çıkış yoludur çünkü kısa sürede beklentilere cevap
verebilir. Ayrıca güvenli, kolay ve etkili bir yoldur. Ehil ellerde zarar verme
olasılığınız yoktur. Modern bilim sayesinde dünyamızda teknolojik bir
aydınlanma meydana geldi. Artık hipnozun sırlarının da açığa çıkmasının zamanı
geldi. Şimdi sizle bu konu hakkındaki sır perdesini aralayalım. İşte size en
büyük sır. Hipnozda güç hipnoterapistte değildir, esas güç tedavi gören
kişidedir. Charles Tebbetts hipnoz konusunda efsane haline gelmiş biri olarak
hipnozun sırrını söyle açıklıyor. “Hipnoz aslında kendi kendinize yapılmış bir
telkindir. Hipnoterapist sadece bir rehberdir. Tedavi gören kişinin zaten
içinde olan doğuştan kazandığı yeteneği istenilen şekilde değiştirmesine yardım
eder. Değişmek için gereken güç zaten insanın kendi aklında mevcuttur. Hipnoz
sadece telkin almaya hazır hale getirir. Hipnoz olmak iyileştirmez. Her
psikoterapi bir telkindir. Bilinçaltı hayal ile gerçeği ayırd edemez. Her
psikoterapi telkini gizli veya açık olarak verir. Hipnoterapi psikoterapinin
etkisini arttırır.
Bilinçaltı ne
isterse onu yaparız. Bilinçaltı söylenen her şeye inanır. O halde yeniden
programlanma şansı vardır. Bilinçli aklı atlayarak bilinçaltına ulaşma şansımız
vardır. Yeni fikirleri oraya yerleştirme şansımız vardır. Yerleştikten sonra
onları sürekli besleyerek ve güçlendirerek değişmez hale getirebiliriz. Bilinç
farkındayken bilinçaltını değiştirmek boşunadır. Bilinçaltı neye inanırsa onu
yaparız. Bu nedenle bilinçaltına doğru bilgiyi göndermek için bilinç geçici
olarak kenara çekilmelidir. Bu ancak hipnozla sağlanır.
Bilinç farkındayken bilinçaltını değiştirmek boşunadır. Bir lise öğrencisini
düşünelim. Çalışkan. Bu nedenle okulun bilgi yarışma ekibine seçilir. Buna
sevinir, gurur duyar. Ama bir sorunu vardır. Kalabalıklar önünde konuşmaya
korkmaktadır. Bilinçli aklı bunu saçma bulur. Ondan daha az yetenekliler bile
rahat rahat konuşmaktadır. Ama tam bu aşamada bilinci bilinçaltından mesajları
alır. Bilgiler duygular orada depolanmıştır. Hem geçmiş bilgi, hem de bu
bilginin oluşturduğu duygu bilincin mantığını yener.
“En son konuştuğun
durumu unuttun mu? Sesin titredi. Ellerin o kadar titredi ki notlarını bile
tutamadın. Yüzün kıpkırmızı oldu. Tam bir aptal durumuna düştün. Bu yine olacak
ve bunun olacağını biliyorsun.”
Korku ve
Utanç… Bu iki duyguyu bilincin mantıklı düşünceleri
aşamaz. Bilinç ve bilinçaltı çatıştığı zaman kazanan bilinçaltıdır. Topluluk
önünde konuşma çabaları hep başarısızlıkla sonuçlanır. Eğer bu gencin
bilinçaltı topluluk önünde konuşma konusunda yanlış bir bilgiye sahip olduğuna
ikna olursa, bilincin mantığının geçici de olsa işleme şansı vardır. Bilinçaltı
yanlıştır. Herkes topluluk önünde rahatlıkla konuşur. Yeter ki bilinçaltı
farklı inanmasın.
Hipnozda
bilinç devre dışıdır, bastırılmıştır, karışmaz, eleştirmez, değerlendirmez,
yorumlamaz, analiz etmez.
Bilgilerin
doğrudan bilinçaltına gitmesine izin verir. Bu iki farklı zihin parçasının
ilişkisini anlarsanız hem hipnoz olmanız, hem hipnoz yapmanız hem de hipnozda
değişiklik yaratmanız çok kolaylaşır.
İyileşme
hücre düzeyinde başlar
Hücre
düzeyi aynı zamanda zihin düzeyi olduğu (ve kuantum fizik yasalarına dayandığı)
için , her türlü tedavinin ilk nedeni zihinsel olmak zorundadır.
Dumont’a göre “Bütün tedaviler sonuçta zihin tedavileridir” İyileşme süreci her
zaman için atık dokuların tamir edilmesi ve hücrelerin etkinlikleriyle
karşılıklı ilişki ve koşulların uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesinden
oluşur.
Hipnozun
Kullanım Alanları
Hipnoz
günümüzde;
Psikonevrozlarda, Psikosomatik hastalıklarda, Cerrahide, Diş hekimliğinde,
Jinekolojide, Alışkanlıklar ve davranış bozuklularında,Çocuk
hekimliğinde, Ürolojide, Anesteziolojide, Eğitimde, İş motivasyonunda,
Sporda, Güzel sanatlarda kullanılabiliyor.
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
0 (242) 316 98 99