İnfertilite
Bir çiftin 12 ay boyunca düzenli cinsel ilişkiye girdiği ve korunma yöntemi uygulamadığı halde hamile kalamama durumudur. Daha önce hiç gebelik oluşmamışsa primer (birincil) infertilite; canlı doğumla sonuçlansın ya da sonuçlanmasın en az bir gebelik oluşmuş ise sekonder (ikincil) infertilite olarak tanımlanır.
İnfertil çiftlerin sayısı, günümüzde, stresli yaşam koşulları, doğal olmayan beslenme, sigara alışkanlığı gibi sebeplere bağlı olarak artmıştır. Bugün evlenen her 6 – 7 çiftten birinin çocuğu olmamakta ve tıbbi yardım almak zorunda kalmaktadır.
İnfertilite nedenleri arasında kadına ve erkeğe ait sebepler olabilmekle beraber bazen her ikisinde de önemli bir sorun bulunamadığı halde gebelik elde edilemeyebilir.
Bir çiftin çocuk sahibi olabilmeleri için nelerin normal olması gerekir?
- Kadında yumurtlamanın (ovulasyon) düzgün olması
- Yumurta yumurtalıktan atıldığı zaman kadının tüpünün atılan yumurtayı yakalayıp içine alması
- Yumurtlama döneminde ilişkiye girilmiş olması
- Erkeğin sperm (meni) sayısının ve sperm hareketlilik ve şeklinin hamilelik oluşturmaya elverişli halde bulunması
- İlişkiye girildiğinde spermlerin hamile kalmaya yetecek kadar rahim ağzından içeri girebilmesi
- Spermlerin hareket ederek tüplere kadar ulaşması
- Tüp içinde yumurta ve spermin birleşmesi ve embriyo oluşması
- Oluşan embriyonun birkaç gün sonra rahme gelmesi
- Rahme geldiğinde rahmin bunu kabul edecek şekil ve hormonal yapıda olması. Rahme yerleşen bebeğin bölünmesinin iyi şartlarda olması ve yerleşen bebekte herhangi bir genetik (kalıtımsal) bozukluk olmaması gerekmektedir.
İnfertilite (kısırlık) tedavisine alınacak
çiftlerde nelere bakılır?
Kısırlık tedavisinde amaç çiftin çocuk sahibi olabilmesi için gereken
tahlillerinin yapılarak çocuk olmasını engelleyecek herhangi bir durumun mevcut
olup olmadığının tespit edilmesi ve buna göre tedavi uygulanmasıdır.
Genel olarak üç ana faktör üzerinde tahliller yapıldıktan sonra tedaviye
başlanır.
Bunlar :
- Yumurta ve yumurtlama varlığı: Genel olarak adetleri düzenli olan kadınların yumurtlamalarının var olduğu düşünülür.
- Sperm sayı ve şekillerinin hamilelik oluşturmaya yeterli sayı ve yapıda olması.
- Yumurta ve spermi birleşmesini sağlayacak yollarda herhangi bir bozukluk ve tıkanıklık olmaması.
Kısırlık tedavisinin aşamaları nelerdir?
Üremeye yardımcı tedavilerde tedavi süreci temel olarak dört aşamada
gerçekleşir.
- Birinci aşama, yumurtalıkların uyarılması veya spontan (kendiliğinden) sikluslarda yumurtanın gelişiminin takibi şeklinde olur.
- Üçüncü aşama, yumurtaların döllenmesini sağlama aşamasıdır.
İnfertilite (kısırlık) tedavisi zor bir tedavi
midir?
İnfertilite tedavisi, günümüzde çok kolaylaşmıştır. Eskiden yumurta toplama
işlemi laparoskopik (karnın içine küçük bir delik açılarak yapılan cerrahi
müdahale) yapılmaktaydı. Hasta bu teknikten çok ağrı duymaktaydı. Ancak bugün,
transvajinal geliştirilmiş ultrasonlarla genel anestezi altında veya çok
yüzeyel bir anestezi verilerek yapılmakta ve böylece hasta yumurta toplama
işlemini takiben 2 saat sonra evine gönderilmektedir. Aynı zamanda gelişen ilaç
teknolojisi, ilaçların kullanım kolaylığı, enjeksiyon yerindeki ağrının azlığı
ve reaksiyonların minimalliği de bu tedaviyi kolaylaştırmaktadır.
Şişmanlık, stres ve
sigaranın infertilite (kısırlık) üzerine etkisi var mıdır?
Evet, vardır. Şişmanlığa sebep olan etkenler veya metabolik bir hastalığın
varlığı, gebe kalmayı zorlaştırdığı gibi gebelik oluştuktan sonra da gidişatını
etkilemektedir.
Stres etkisiyle beyinden salgılanan bazı hormonlar, vücudun tüm sistemlerini
etkilediği gibi üreme sistemini de etkilemektedir. Bu şekilde çok yoğun stres
altında olan kişilerde adet bozuklukları oluştuğu gibi zaman zaman tamamen
adetten kesilme ve dolayısıyla gebelik oluşamama gibi sorunlar da
yaşanabilmektedir.
Sigaranın ise, yumurtanın etrafındaki hücreleri etkileyerek kadınlık hormonunun
yapımında ve ayrıca yumurtanın olgunlaşmasında negatif etkisi olduğu bilimsel
olarak ispatlanmıştır. Ayrıca erkek sperminin özellikle hareketliliği üzerine
negatif etkili olduğu bilinmektedir. Bu şekilde yoğun sigara kullanan
kişilerde, sigara kullanmayanlara kıyasla gebelik oluşma şansı daha az, gebelik
oluşsa bile erken dönemde düşük yapma sıklığı daha fazla görülmüştür.
Çiftlerin psikolojilerinin
etkileyen faktörler nelerdir?
İnfertilite (kısırlık) süresi
İnfertilite (kısırlık) nedeni
Tedavi süresi
Başarısız tedavi denemeleri
İnfertilitenin
(kısırlığın) psikolojik yönü nedir?
“İşlemediğim bir suçtan dolayı cezalandırılıyormuşum gibi bir şey, istemeyen
binlerce kişinin çocuğu olduğu halde ben neden bu kadar şanssızım.”
“Sanki yaşamımın bazı alanları donmuş gibi, peki ben bunu hak edecek ne
yaptım?”
“Eğer kendi çocuğumu doğuramazsam eşim beni terk eder mi?”
Üreme bir insanın yaşamındaki en önemli ve en temel ihtiyaçlardan birisidir.İnfertilite
(kısırlık), ülkemizde olduğu gibi aile bağları güçlü olan toplumlarda yalnızca
çifti değil onlarla beraber pek çok kişiyi etkileyen bir krizdir. İnfertil
tanısı almak hem şok, inkar, kayıp hissi, suçluluk, depresyon, izolasyon veya
içe çekilme, hayatın anlamının yitirilmesi gibi bireysel psikolojik sorunlara;
hem de çift olarak cinsellik ve evlilikle ilgili sorunlara yol açmaktadır. Bu
nedenle infertilite sadece jinekolojik bir sorun değil, psiko-sosyal bir sorun
olarak görülmedir.
Öncelikle çiftler için çocuk sahibi olmamayı kabullenmek zor gelir ve tanıyı
yadsırlar. Daha sonra yaşanan duygu ise öfkedir. Kendilerine, diğer eşe,
çocuklu çiftlere karşı öfke duyabilir. İnfertilite ile mücadeleye devam eden
çift suçluluk yaşamaya başlar. Özellikle infertil tanısı konmuş bireyde
suçluluk daha da fazladır. İnfertil birey eş tarafından terk edilmeye dair
anksiyete (kaygı) yaşayabilir. Kendini değersiz hissetme, pek çok şeye karşı
ilgi kaybı ön plana çıkabilir. Birçok kişinin çaba harcamadan yaşadığını, kendisinin
asla yaşayamayacağını düşünür. Çiftler haksızlığa uğradıkları hissine
kapılabilirler. Bazı çiftler uzun yıllar gebe kalma çabalarını sürdürürken,
bazıları bu süreçten vazgeçerek sorunu kadere bırakır. Tedavi sürecinin
uzunluğu ve sonucunun belirsizliği çiftlerin duygusal açıdan zor bir dönem
geçirmelerine neden olmaktadır. Kişi infertil tanısı aldıktan sonra
yaşamlarının tüm alanlarını ihmal ederek bu tedavi üzerine yoğunlaşır. Aile ve
arkadaşlarla olan ilişkilerden uzaklaşılabilir, iletişim kurmada zorluklar
ortaya çıkabilir. Kişi “hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağım” gibi olumsuz
duygulara kapılabilir. İnfertil çiftlerin olumsuz duygusal tepkileri, yaşama
sevincini azaltmakta, başkalarıyla ve eşleriyle olan ilişkilerini etkilemekte
ve sahip oldukları sağlık sorununun yükünü daha da ağırlaştırmaktadır.
İnfertilitenin
(kısırlığın) erkek ve kadın üzerinde yarattığı etki aynı mı?
Araştırmalar infertilite (kısırlık) sorununun çiftler arasında farklı duygusal
tepkilere neden olduğu doğrultusundadır. İnfertilite çiftin problemi olduğu
halde kadın ve erkek farklı duygusal tepkiler gösterebilirler. Yapılan
karşılaştırılmalı çalışmalarda erkeklerde daha az sıklıkta klinik depresyon ve
anksiyete (kaygı) olduğu görülmüştür. Kadınlarda daha fazla psikolojik problem
ortaya çıkması tıbbi testlere daha fazla maruz kalmaları ve tedavi amacıyla
aldıkları hormonların da birtakım psikolojik değişiklikler oluşturmasıyla
açıklanmaktadır. Kadın ve erkeklerde başa çıkma mekanizmaları arasında da
farklılıklar mevcuttur. Kadınlar duygularını paylaşabilecekleri gruplara
katılırken, konuyla ilgili araştırma, daha fazla okuma eğiliminde olurken,
erkekler kişisel şeyler hakkında konuşmazlar ve emosyonel (duygusal)
sıkıntılarını kendilerine saklarlar. Kadınlar infertiliteyi daha çok
kişiselleştirirken kayıp duygusu yaşamakta ve özgüvenlerinde azalma meydana
gelmektedir.
İnfertilite (kısırlık)
cinselliği etkiliyor mu?
- Cinsel işlev bozukluğu ve sonrasındaki kadın ve erkek infertilitesi (vajinismus, sertleşme bozukluğu, geç boşalma)
- İnfertilite nedeniyle yapılan test ve tedavilerin cinsel fonksiyonlara etkisi (fiziksel muayene, ameliyatlar vb.)
- Psikolojik ve cinsel etkileşimler
Cinsel aktivite isteğe bağlı duygulardan çok siklus (adet)
zamanına göre hazırlanan, tedavi programının bir parçası haline gelir. Her ay
siklusun (adetin) ilk kısmındaki umutlu bekleyiş, gerçekleşmeyen gebeliklerle
tekrarlanabilir.
Kısırlığı olan çiftlerde
görülebilecek cinsel işlev bozuklukları nelerdir?
- Erken Boşalma
- Sertleşme problemi
- Disparoni (ağrılı cinsel ilişki)
- Vajinismus
- Libidoda (cinsel istek) azalma
- Orgazm güçlüğü
İnfertilite (kısırlık) evlilik ilişkisini etkilediğinde cinsel
işlevde bozulmalar olabilir. İnfertilite tanısı kişilerin cinsel kimlikleriyle
de özdeşleştirilir. İnfertilite ile uğraşan bireyler sıklıkla yetersiz bir
erkek ve kadın gibi hissettiklerini belirtmektedirler. Tedavi sürecinde
cinsellik sadece çocuk sahibi olmak için bir eyleme dönüşebilir. Özellikle
belli zamanlarda kurulması önerilen ilişkiler kişiler tarafından ödev gibi
algılanmaya başlanır. İnfertil birey kendini cinsel olarak yetersiz
hissedebilir, ilişkiden duyduğu haz kaybolabilir. Bedene karşı öfke, hayal kırıklığı
“neden ben” duyguları ön plana çıkabilir. Kısırlık teşhisi koymak için
yapılması gereken testler kişiyi olumsuz etkileyerek cinsel isteksizliğe neden
olabilir. Tedavi sürecinde kullanılan hormonlar da cinselliği etkileyebilir.
Stres nedir? Stres infertilite
(kısırlık) tedavisini nasıl etkiler?
Stres, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği tepkidir.
Stres insan bedeninde fizyolojik değişiklikler ortaya çıkartabilir;
- Adale sisteminde; gerginlik, kramplar, yorgunluk halleri.
- Kalp damar sisteminde; çarpıntı, tansiyon yük
Stres duygusal hayatımızı etkiler;
Umutsuzluk, gerginlik, karamsarlık,sıkıntı.
Stres sonucu;
- Kişinin üretkenliği azalır ve kaybolur.
(Kişi toplumdan uzaklaşır, durgunlaşır ve içine kapanabilir.) - Hayatından zevk alamaz hale gelir.
(Hayata karşı değersizlik fikirlerinin oluşması.) - Çevreden uzaklaşılır.
(Aile çevresinden, yakın çevreden ve iş çevresinden uzaklaşılabilir.) - Stres karşısında kişide ortaya çıkan psikolojik ön belirtiler;
- Telaş, karar verme güçlükleri
- Panik, korku halleri
- Değersizlik, başarısızlık fikirlerinin oluşması
Stres kaynaklarının farkına
varıp etkili bir biçimde baş edebilmeyi öğrenmemiz gerekir. Stres mi
infertiliteye (kısırlığa), infertilitenin mi strese neden olduğu konusunda
görüş birliğine varılamamıştır.
Tedavisi başarısız olan çiftlerde yoğun stres ön plana çıkmaktadır. Özellikle
tedavinin birden çok tekrarlandığı çiftlerde stres seviyesinin daha yüksek
olduğu saptanmıştır. Ancak stresin kısırlık nedeni olduğunu gösteren bilimsel
kanıt çok zayıftır. Buna ek olarak stres hormonal dengeyi bozabilir, erkeklerde
sperm sayısında ve hareketlerinde azalmaya yani stresin erkeklerde semen
kalitesini düşürerek üreme işlevlerini olumsuz etkilediğine dair araştırmalar
vardır, kadınlarda ise ovulasyonu (yumurtlamayı) etkileyebilir ve progesteron
eksikliğine neden olarak gebeliğin devam etmesini engelleyebilir. Ayrıca tedavi
sürecinde devam eden tetkikler, iğne ve ilaç kullanımı fiziksel ve duygusal
olarak stres kaynağıdır. Psikolojik sorunların tek başına kısırlığın nedeni
olmadığı, stresin kısırlığa sebep olduğu tezinin henüz ispatlanmadığı fakat
stresin bilinen etkisinin kısırlık sorununa olumsuz yansıdığı bilinmektedir.
İnfertilitenin
(kısırlığın) tanı ve tedavi sürecinde psikolojik desteğe ihtiyaç duyulup
duyulmadığı nasıl anlaşır?
İnfertilite tanısı ve tedavi sürecindeki tüm bu zorluklar başlangıçtaki olumsuz
duygulanımlardan öte zamanla depresyon, anksiyete (kaygı) bozuklukları gibi
psikiyatrik tabloların gelişmesine de neden olabilmektedir. Tedavinin süresi,
tedavi şekli, kişilik özellikleri, uyum süreçleri, destek sistemleri gibi
faktörler infertiliteye ait psikolojik tepkilerin gelişmesine katkıda
bulunmaktadır. Kişinin psikolojik durumunun etkisi tedavi başarısında
önemlidir. İnfertilite tedavi sürecindeki çiftlerin psikolojik destek alma
konusunda bilinçli olması ve gereğinde psikiyatri ya da psikoloji uzmanlarıyla
iletişimde bulunmaları gerekmektedir.
Aşağıdaki süreçlerden
birini ya da birkaçını yaşanıyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır:
- sosyal aktivitelerden uzaklaşma,
- enerji ve motivasyon eksikliği,
- yaşama karşı ilgisizlik, keyif alamama ve umutsuzluk,
- konsantre olmakta güçlük, dikkatin dağılması,
- kendini, olayları ve ilişkileri negatif değerlendirme,
- sık ağlama ve umutsuzluk,
- öfke ve kızgınlık duyguları,
- suçluluk ve değersizlik duyguları,
- iştahın artması veya azalması, aşırı kilo alma veya verme,
- uyku düzeninin değişmesi, uykuya dalmakta güçlük, sık/erken uyanma, normale göre çok uyuma
- yorgun, huzursuz ve aşırı kaygılı olma,
- alkol veya ilaç kullanmaya başlama veya bu maddelerin tüketimini arttırma,
- tedavinin başarısı konusuna aşırı yoğunlaşma ve bu konularda aşırı endişeli olma.
İnfertilite (kısırlık) tedavisinde kullanılan
ilaçlar cinsel fonksiyonları etkiler mi?
Tedavide iğneleri düzenli kullanmak çiftleri hormonal ve psikolojik olarak
etkiler. Tüm tedavi boyunca kullanılması gereken ilaçların bazılarının yan
etkileri; terleme, baş ağrısı, sıkıntı gibi belirtiler olabileceği gibi
vajinada kuruluk, isteksizlik gibi nedenlerle kadınlarda cinsel ilişki isteğini
azaltabilir. Daha sonra kullanılan yumurta büyüten ilaçlar ise şişkinlik, kasık
ağrısı ve vajinal akıntı gibi nedenlerle kadınların cinsel fonksiyonlarını
etkileyebilir. Ancak bunlar çok kısa süre etkili ilaçlardır. Tedavinin
bitmesiyle her şey normale döner.
İnfertilite (kısırlık)
tedavisinde kullanılan ilaçlar kanser riskini artırıyor mu?
Tüp bebek tedavisinde yaklaşık 25-30 senedir yumurtayı büyütme hormonları
kullanılmaktadır. Bugüne kadar, dünya çapında yapılan araştırmalarla bu
ilaçların kansere yol açtığı hiçbir şekilde ispatlanmış değildir.
Tüp bebek tedavisinde
psikolojik destek nedir?
İnfertilitede eşle olan yakınlığın kaybı, sağlığına olan güvenin kaybı, kendine
güvende azalma, geleceğe güven kaybı, önemli bir hayali gerçekleştirme olasılığının
kaybı gibi bir tanesi bile depresyona neden olabilen pek çok kayıp yaşanır.
Kişiler yaşamlarının tüm alanlarını ihmal ederek infertilite üzerine
yoğunlaşırlar. Pek çok kişide bu yoğunlaşma ümitsizliğe ve depresyona neden
olur. Her adet döneminde “Hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağım, ben kadın
değilim” gibi olumsuz düşüncelere kapılan kişi, ovulasyon (yumurtlama)
döneminde ise tekrar ümitlenmeye başlar. İnfertil kadın için adet sanki istenen
bir bebeğin ölümü gibi algılanır ve bunu daha büyük bir hayal kırıklığı izler.
Bu kısır döngü yıllarca sürüp gider.
Tedavi siklusu öncesinde, tedavi sırasında ve sonrasında tedavi ile ilgili
bilgi almak yararlıdır.
Tüp bebek tedavisinde
psikolojik destek almak ne işe yarar?
İnfertil çiftlerin durumu algılamasına
Tedavide fiziksel ve duygusal değişimlerle başa çıkmayı öğrenebilmesine
Çiftlerin tedaviye uyum sağlamasına
Yaşam kalitelerinin, becerilerinin artmasına
Eşler arası iletişimin güçlendirmesine veya var olan sorunların çözülmesine
katkı sağlar.
- Eşlerin birbirleri ile duygularını ve kaygılarını paylaşması (birçok çift bunun ilişkiyi güçlendirdiğini fark eder).
- İnfertilite hakkında çiftlerin bilgi edinmeleri
- Depresyon ve anksiyete dönemlerinin ortaya çıkabileceğine hazırlıklı olmak
- Stresli aktivitelerden; aşırı alkol ve sigaradan uzak durmak
- Randevulara eşle birlikte gidilmesi
· İnfertil hastaların desteklenmesi açısından yapılan grup terapilerinin, infertiliteden kaynaklanan stresle baş edebilmelerinde çok yararlı olduğu pek çok yayında belirtilmiştir. Bu grupta kişiler birbirlerini daha iyi anlamakta, yalnızlık duygusu, kimsenin kendilerini anlamadığı düşüncesi azalmakta, grupla birlikte etkin baş etme yöntemleri geliştirebilmektedir.
- Kognitif-davranışçı terapi