“Öylesine acı çekiyorum ki sanki damarlarımda binlerce cam kırıkları bütün bedenimi dolaşıyor. Çok canım yanıyor, sanki ruh kanseriyim. Artık hayatın, yaşamanın anlamı kalmadı, hiçbir şeyden zevk alamıyorum.Eskiden keyif aldığım hiçbir şeyi yapmak istemiyorum, arkadaşlarımı, akrabalarımı görmek istemiyorum. Sese, kalabalığa tahammülüm, insanlarla konuşmaya gücüm yok. Geceler kabus gibi. Gece olmadık saatlerde uyanıyorum herşey gözümde büyüyor, yaşadıklarımın hep negatif yönlerini düşünüyorum, bütün sorunlar çözümsüz,sürekli düşünüyorum, içinden çıkamıyorum.Yatağın içinde uyumaya çalışırken bitkin düşüyorum. Sabah olunca da kalkmak istemiyorum. Hiçbir şey yapmak gelmiyor ki içimden İşimde eskiden çok başarılıyken hatalar yapmaya başladım. Dikkatimi toparlayamıyorum,konsantre olamıyorum. İş arkadaşlarım “neyin var “ diye soruyorlar. Ailemi ihmal ettim. Çocuklarıma eşime öfkeli davranıyorum, kalplerini kırıyorum, sonra da çok üzülüyorum, pişman oluyorum. Kendime söz veriyorum onları kırmayacağım diye ama yapamıyorum. Çektiğim acı o kadar büyük ki bazen ölsem de kurtulsam düşünceleri geçiyor aklımdan. Dini inaçlarım engel oluyor.Çocuklarımın bana ihtiyacı var.Onların yanında olmalıyım. İnsanlar psikiyatriste giderlerdi onları anlayamazdım. Bir gün benim de psikiyatriste gidebileceğim aklıma gelmezdi, çözümsüzlük içerisindeyim, yardımınıza ihtiyacım var. Doktor hanım sizce düzelebilir miyim, durumum çok mu ağır?”
DEPRESYONUN BİLİŞSEL BİLEŞENLERİ:
İnsanlar karşılaştıkları olaylara yükledikleri olumsuz ve çarpıtılmış anlamlardan dolayı depresyona girerler. Yanıltıcı olan ve kişiyi yanlış yönlendiren bu görüş ve düşünceler, gerçek gibi görünürlerse de aslında hiç de öyle değildirler. Kişiler karşılaştıkları olayın önemini gözlerinde büyütürler ve çıkardıkları anlamları genelleştirme eğilimide olurlar. Böyle olunca sağduyuyla düşünme ve sağlıklı akıl yürütme ortadan kalkar.
Kişinin KENDİSİ ,ÇEVRESİ VE GELECEĞİ ile ilgili düşünce çarpıtmaları – yanlışları BİLİŞSEL ÜÇLÜ olarak tanımlanır. Tetikleyici bir yaşam olayından sonra kendiliğinden uyarılır ve düşünceler bilinçli ayrımında olmada otomatik olarak akıp gider.Kişinin algı dünyası ve bedeninde yapacağı olumsuzluğu yapar.
Düşüncelerimiz giydiğimiz giysiler gibidir, istersek bunları değiştirip yeni bir kılığa bürünebiliriz.Üzerimize daha oturan ve daha güzel bir görünüm sağlayan giysileri seçmek bizim elimizdedir. Benzer biçimde depresyon düşünceleri alt edilirse, depresyon duyguları da alt edilmiş olur.
Daha önce hiç depresyona girmemiş biri, depresyondaki kişilerin nasıl olup da depresyon düşünceleri içinde olduğunu anlamayabilir. Düşüncelerinin gerçek dışı olduğunu ve içinde bulundukları durumun sürüp gitmesine yol açtığını nasıl göremediklerine şaşırırlar. Depresyon düşünceleri gibi duyguları da birbiriyle ilintilidir.
Depresyonu başlatan tetikleyici yaşam olayları olabilir.Umulan ya da beklenilen bir şeyin elde edilememesinden dolayı bir düş kırıklığı yaşanabilir. Ancak kişi kendi kendine buna katlanamayacağını söyleyebilir. Burada kişinin katlanamadığı nedir? Umduğu ya da istediği şeyin olmaması mı yoksa bunun sonucunda yaşadığı sıkıntı mı?
Depresyonla ilgili düşünceler bilişsel konularına göre ayrılacak olursa;
- ÇÖZÜMSÜZLÜK, ÇARESİZLİK
“Baş edemem”
“Üstesinden gelemem “
“Başa çıkamam”
“Altından kalkamam”
- UMUTSUZLUK
“Hep acı çekecekmişim gibi geliyor”
“Hiçbir zaman daha iyi olamayacağım”
“Geleceğim karanlık görünüyor”
- DEĞERSİZLİK
“Yetersiz biriyim, hiç bir şeyi doğru yapamam”
“Çıkış yolu bulamıyorum”
“Olanı biteni hiç değerlendiremiyorum”
- SUÇLAMA
“Hepsi benim yanlışımdan kaynaklanıyor”
“Hiç böyle bir yanlış yapmamalıydım, hiç kabul edilebilir değil…”
“En iyisini yapmalıyım, her şey mükemmel olmalıydı yoksa ben değersizim”
DEPRESYONU SIKLIĞI NE KADARDIR?
Genel olarak major depresyon yaygınlığı % 3-5.8 kadardır.
Hayat boyu risk erkekler için % 3-12, kadınlar için % 10-26′dır. Epidemiyolojik veriler herhangi bir yılda kadınların % 13′ü, erkeklerin % 8′inin depresyonda olduğunu göstermektedir.
Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması’nda 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı kadınlarda % 5.4, erkeklerde % 2.3, tüm nüfusta % 4.0 olarak verilmektedir. Görüldüğü gibi kadınlarda iki kat daha fazladır.
Yineleyici depresyonlar kadınlarda daha sıktır.
Akut atak geçirenlerin % 15 kadarında depresyon süregenleşme eğilimi gösterir.
DEPRESYON IÇIN RISK ETKENLERI NELERDIR?
- Erken ebeveyn kaybı
- Madde ve alkol kötüye kullanımı
- Anksiyete (Bunaltı)bozuklukları
- Kadın olmak
- Düşük sosyoekonomik düzey
- Ayrı yaşama, boşanmış olma
- İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
- Daha önce depresyon geçirmiş olma
- Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
- Kişilik yapısı
- Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
- Bazı ilaçlar
- Tıbbi hastalıklar
- Hormonal değişiklikler.
DEPRESYONDA CINSIYET FARKLILIĞI NASIL AÇIKLANABILIR?
Kadınlarda depresyonun erkeklere göre iki kat fazla olması erkeklerin belirtilerini, alkol kullanımı, değişik eyleme vurum davranışları şeklinde ifade etmesi, kadınların bu olanakları kullanamamaları, aynı stres etkeni karşısında daha yoğun belirtiler göstermesi biçiminde açıklanmaktadır. Diğer önemli bir açıklama da hormonal nedenler ve geleneksel kadın rolü ile ilgilidir. Ayrıca kadınlarda gebelik, doğum, premenstrüel dönem gibi biyolojik ve psikolojik olarak depresyona yatkınlık yaratan ek özellikler vardır. Cinsel ve fiziksel istismar da kadınları daha çok etkilemektedir.
Kadın ve ekeklerde depresyon sıklığı
- Ayrı yaşayan ve boşanmış erkek (en sık)
- Bekar, dul, boşanmış erkek
- Bekar veya dul kadın
- Evli kadın
- Evli erkek (en az)
DEPRESYONUN KLINIK BELIRTILERI NELERDIR?
En az 2 hafta devam eden
- Hoş olmayan duygudurum,
- Hayattan zevk alamama, umutsuzluk ve karamsarlıktır.
Bu belirtilerin yanısıra
- Iştahsızlık ya da aşırı yeme isteği ile oluşan kilo değişiklikleri
- Uykusuzluk ya da aşırı uyku hali
- Psikomotor etkinlik düzeyi değişiklikleri
- Enerji düzeyinde azalma
- Değersizlik ve suçluluk duyguları
- Düşünmede odaklanmada ve karar vermede güçlük çekme
- Yineleyen ölüm düşünceleri ya da intihar düşünceleri tasarıları, girişimleri
Olgular derin bir üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ve yaşadıkları ile ilgili olarak hep kötümser düşünürler. Hastada depresif duygudurum ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Olağan etkinliklerden zevk alamaz. İş, özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dahil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar.
Bazı olgularda önde gelen belirti bunaltı olabilir. Anksiyete (bunaltı, kaygı) düzeyi çok artabilir, ajitasyon (huzursuzluk) gösterebilirler. Genel olarak ilgileri azalır. Umutsuzluk ve çaresizlik duyguları o kadar yoğun olabilir ki düştükleri bu durumdan hiçbir şekilde kurtulamayacaklarını düşünebilirler. Depresif hastalar basit günlük aktiviteleri bile yapmakta güçlük çekerler. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı biçimde kafaları meşgul olur. Enerji düzeyi azalır. Bazı olgularda önde gelen belirti somatik belirtiler olabilir. Tepkisel davranırlar.
Umutsuzluk, kötümserlik, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. Düşünce içeriğinde geçmiş olaylar önemli bir yer tutar. Yoğun anksiyete (bunaltı, kaygı) belirtilerinin depresyon olgularında intihar girişimleri için belirleyici bir etken olduğu ileri sürülmektedir. İntihar düşünceleri ve girişimleri depresyonun önemli belirtilerindendir. Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur.
Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır olgularda aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir.
DEPRESYON TANISI NASIL KONUR?
Depresyon tanısı koyabilmek için anlatılan belirtilerin tamamının bulunması gerekmez. Yukardaki belirtilerden bir küme işlevselliği bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur.
ÇOCUKLARDA DEPRESYON GÖRÜLÜR MÜ?
Evet. Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tedavi edilmemesi halinde uzayabilir ve erişkinlikte de sürebilir.
Çocuklarda depresyon belirtileri bazen erişkinliktekinden ayrılabilir. Okul reddi, hastalık uydurma, ebeveynlerini kaybetme kaygısı, okul sorunları biçiminde kendini gösterebilir.
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 0 242 316 98 99