Yalan başkasını bilerek aldatmak için söylenen geçiştirmeli sözlerdir. Günlük yaşamımızda hepimizin yalana başvurduğu zamanlar olur. Örneğin ; arkadaşımıza “bugün seninle birlikte vakit geçirmeyi canım istemiyor” yerine, “işim var” deriz. Çünkü gerçeği söylersek onu inciteceğimizden korkarız.
Genellikle kendi yalanımızı gerekli, diğer insanların söylediği yalanları büyük yalanlar olarak görürüz. Başkalarını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlar, gerçek yalanlardır.
Çocuklar; okulöncesi (3-5 yaş arası) dönemde gerçek dışı simgelerle gerçek simgeleri, birbirinden ayıracak zihinsel olgunluğa ulaşmadıklarından, anlattıkları gerçek dışı şeyler yalan olarak değerlendirilmez. Bazen rüyalarını ve hayallerini de gerçekmiş gibi anlatabilirler. Dikkat çekmek için uydurdukları hikayeler de yalandan uzaktır.
Çocuklar, dünyaya geldiğinde yalanı ve ikiyüzlülüğü bilmezler. Bunları; yaşadıkça çevresindeki büyüklerden öğrenirler.
Başkalarını aldatmak amacıyla yalana başvurmaya başlayan çocuğun; kendisine saygısı kalmaz. Zaman içinde kendisinden utanan, özgüvenden yoksun, yeteneklerinin ve sahip olduğu değerlerin farkında olmayan, kendisini değersiz ve işe yaramaz olarak gören bir birey haline gelir.
YALAN SÖYLEME DAVRANIŞININ NEDENLERİ
Çocukları yalana iten, çoğunlukla yetişkinlerin gerçek karşısında takındıkları çelişkili tutumlardır. Örneğin telefona cevap vermeye giden çocuğuna “beni filanca sorarsa evde yok dersin” diyen bir anne, yine okul yıllarında nasıl kopya çektiğini, bulduğu kopya çekme yöntemleriyle öğretmenini nasıl atlattığını anlatan bir baba, annenin kapıyı çalan komşu için çocuğa “annem evde yok” dedirtmesi, ailenin “doktora gidiyoruz” diyerek gezmeye gitmesi, “bu yaptığımı baban sorarsa yapmadı diyeceksin” diye çocuğa annenin baskı yapması, çocuğun yanında “yalanla dolanla zengin olmuş” kişilerin zevkle anlatılması, dolaylı yoldan çocuğa yalan söylemeyi öğretmektedir.
Çocuk ilgi çekmek amacıyla da yalan söyler. Çocuk eğer 5 yaşın altındaysa yalandan söz etmek doğru olmaz. Yaramazlık yapan ve yalan söyleyen çocukların amacı anne-babayı kızdırmak, çileden çıkarmak ya da aldatmak değildir. Yeterli sevgi alamayan ya da gördüğü sevgiden emin olmayan, ilgi eksikliği yaşayan çocuklar dikkatleri kendi üzerlerine çekmek için hikaye uydururlar. Bu çocuklar azarlanmak ve dayak yemek pahasına da olsa her çareye başvururlar.
Bazen de yalan taklit yoluyla öğrenilir. Diğer çocukların yalan söylediğini gören ve onları taklit eden çocuk, yalanın onlara bir takım avantajlar sağladığını fark eder. Bir de buna arkadaşlarının “benim gibi yapmıyorsun, çünkü korkuyorsun” türünden yönlendirmeleri eklenir. Böylece çocuk yaptığı bir hatada kendini masum gösterip cezadan kurtulmak ister.
Çocuk güven kazanmak için de yalan söyleyebilir. Anaokuluna ve ilköğretim okuluna devam eden çocuklarda sık görülen bir yalan türüdür. Eğer çocuk derslerinde başarılı değilse, okulda ve evde tembelliği başa kakılıyorsa bu durum çocukta telafisi zor bir aşağılık duygusu geliştirebilir. Çocuk kendini değersiz, aptal, işe yaramaz biri olarak görmeye başlar.
Çocuk cezadan kaçmak için de yalan söyleyebilir. Dürüstlüğü ve doğru sözlülüğü karşısında ceza gören bir çocuk yalana başvurabilir. Cezalandırma dayaktan ibaret değildir. Dayak en kötü disiplin aracıdır ve eğitime olumlu bir katkısı yoktur. Günah keçisi gibi devamlı suçlanan, kendisini savunmasına izin verilmeyen, başkalarıyla kıyaslanan çocuklarda bir anlamda cezalandırılmış demektir. Eğer sınavdan aldığı düşük notu söylediğinde azar işitir, “yine mi zayıf aldın, bu notlar ne zaman düzelecek, ne zaman çalışmaya başlayacaksın?” suçlamalarıyla karşılaşırsa, bir sonraki zayıfını söyleme cesareti gösteremeyeceğinden yalana başvurabilir.
Çocuk kardeşiyle ya da başka çocuklarla kıyaslanıyorsa, ailenin onayladığı çocuğa benzemek amacıyla yalana başvurabilir. Bu nedenle yapmadığı davranışları yapmış gibi ya da yaptığı davranışları yapmamış gibi ailesine aktarabilir.
Çocuklar kaygılandıkları bir durumdan kaçmak için de yalana başvurabilirler. Okuldan korktuğu için karnının ağrıdığını söyleyen ve okula gidemeyen bir çocuk ya da okulda yemek yemek istemediği için parasını çaldırdığını söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Çocuk sık sık eleştiriliyorsa, sert tepki gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa yalana başvurabilir. Çocuk doğru söylediğinde “yalan söylüyorsun” diye suçlanıyorsa bu yalanlar alışkanlık haline gelebilir.
Çocuk yalan söylerken bazı özlemlerini dile getiriyor da olabilir. Mutsuzluklarını gizlemek için yalan söyleyen çocuklara rastlamak mümkündür. Yetişkin insanların mutsuzlukla başa çıkma yöntemleri farklıyken, çocuklar mutsuzluklarını mutluymuş gibi yansıtırlar. Anne-babası sürekli kavga eden bir çocuk, öğretmenine ve arkadaşlarına anne-babasının hiç kavga etmediğini ve çok iyi geçindiklerini söyleyebilir. Kreşte arkadaşlarıyla iletişim kuramayan, oyunlara alınmayan bir çocuk, anne-babasına sınıfta en çok sevilen çocuğun kendisi olduğunu anlatabilir. Sınıf başkanı seçilemediği için çok üzülüp, mutsuz olan bir çocuk eve geldiğinde sınıf başkanı seçildiğini ifade edebilir. Anne-babası boşanan bir çocuk, arkadaşlarına çok mutlu bir aile tablosu çizebilir.
ÖNERİLER
Yetişkinler çocuklara örnek olmalıdır.Eğer anne-baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun dürüstlüğün önemini anlaması çok güç olacaktır.Çocuklara hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille doğruyu söylemek gerekir.
Küçük çocukların sözde yalanları ahlaki bir hata gibi görülmemelidir.
Çocuk yalan söylediğinde aşırı tepki göstermemek gerekir. Yumuşak ve hoşgörülü olmalı ve cezadan kaçınmalıdır. Aşırı tepki göstermek, çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açabilir.
Çocuklardan başaramayacakları şeyler beklenmemelidir.
Fazla baskıdan kaçınılmalıdır. Özellikle çocuğun yalan söylediğini anladığınızda dayağa başvurmayın, çünkü dayak yalancılığı pekiştiren bir ceza şeklidir. Ayrıca koyulan kuralların çocuğun yaşamını fazla sınırlamamasına dikkat edilmelidir.
Yetişkinler çocuğu araç olarak kullanmamalıdır.Örneğin; annenin çocuğa telefonda “annem evde yok” dedirtmesi gibi. Ayrıca çocukları yalanlarından dolayı ya da sizin teşvik ederek söylettiğiniz yalanlardan dolayı asla ödüllendirmeyin.
Çocuğun diğer çocuklarla ve kardeşiyle kıyaslanmaması gerekir.
Anne-baba-çocuk iletişiminin olumlu olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini sizinle konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.
Yalan söylediği için çocuğu suçlamamak gerekir.”Yalancı” etiketi yapıştırılmış olan bir çocuk, bu etiketin gereklerini yerine getirecektir, Çünkü “yalancı” kelimesiyle çocuğun kişilik özelliği ifade bulmaktadır. Oysa çocuğunuzun kişiliğini bu davranıştan ayrı tutmak gerekir. Sevilmeyen şeyin çocuğun kendisi değil, davranışı olduğu anlatılmalıdır.
Doğru söylediğinden emin olmak için kontrol edilmelidir. Çocuğa “ödevin bitti mi” diye sormak yerine “ödevini görmek istiyorum” deyin.Bu davranış hem kontrol edileceği için ödevini düzgün yapmasını sağlar hem de sonucundan çekindiği için yalan söylemeyi engeller. Ayrıca çocuklara sık sık ne yaptıkları ya da ne gördükleri anlattırılmalı çeşitli bahanelerle davranışlarının nedenleri sorulmalıdır.
Çocukları yalana yönelten bir diğer neden ise korkudur. Evde oyun oynarken salondaki bir süs eşyasını kıran çocuğun “ben yapmadım” demesi aslında kendini koruma ihtiyacındandır. Böyle bir durumda kızmak yerine “gel bir daha düşünelim, yanlış hatırlıyor olabilir misin” diyerek onu yönlendirin. Herkesin zaman zaman kaza ile bir şeyler kırabileceğini, bundan sonra salonda oynamaz ise böyle kazaları yaşamayacağını anlatabilirsiniz. “Sen yalan söylüyorsun” diye bağırmak, cezalandırmak bu tarz davranışların pekişmesini ve devamını sağlar. Bilinen bir gerçek vardır ki o da katı disiplin teknikleri uygulayan ailelerin çocuklarında yalan söyleme davranışına daha sık rastlanır.
Eğer çocuğunuz aşırı kaygılı ve çekingenlik yüzünden yalan söylüyorsa ona güven verin, öfke ve kınama tepkilerinden kaçınmaya çalışın.
PATOLOJİK YALANLAR: Hiçbir kazancı olmadığı halde, düşünülerek planlanmış yalanlardır. Daha çok ergenlik döneminin başlarında görülür ve tedavi edilmezse hayat boyu devam eder. Bu tür yalanlar başka davranış sorunlarıyla birlikte görülür; okuldan ya da evden kaçma gibi. Böyle bir durum uygun bir inceleme ve tedavi süreci gerektirir.
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Şirinyalı Mh. İsmet Gökşen Cad.
1528 S. Şahbaz Apt. K:2 D:5
0 (242) 316 98 99